parayı sevmem.
para, farklılıktır.
yaşıyor isek, aynı olmalıyız.
kış ayı, kar yağıyor.
cebimde, önceki gün babaannemin verdiği yirmi lira var.
haftasonu arkadaşlarım ile harcayacağız o parayı.
yalnız adamlar.
yalnız ve küçük adamlar.
kar bastırıyor.
barbaros bulvarı'ndan mecidiyeköy'e yürüyorum.
darphane durağı.
bir adam.
kıvranıyor gibi.
"merhaba, yardım edebileceğim bir şey var mı?"
gülümsüyor.
üşüyor, fark ediyorum.
"yemek." diyor.
"yiyecek bir şey olsaydı, iyi olurdu!"
yaşlı adamı yanıma alıp, yoluma devam ediyorum.
"fakir kaldım! evlatlarım bakmadılar bana! zengindim, fakirim şimdi!"
bir dönercide duruyoruz.
iki döner, iki ayran, iki su.
yirmi lira tutuyor.
yaşlı dayıya dönüyorum,
"dost, şimdi ikimiz de fakiriz!"