hasbelkader şampiyon olmuş bir takım ya da kimsenin katılmadığı yarışmada birinci gelmiş bir atlet gibi bütün övüncünü başkalarının eksikliği ve beceriksizliği üzerine dayandıran hilkat garibesi. artvin'in dağ köylerinde, doğal ortamı içinde yaşayan köylü güzelinden bağdat caddesindeki cahil kortizanlara; çorum'da küçük bir kasabada kendi halinde kocasını bekleyen iyi ale kızından izmir'de karşıyaka'nın süslü fahişelerine özenen ezik kenar mahalle güllerine; giydiği converse ayakkabısıyla kişiliğini oluşturduğunu zanneden isyankar palyaçolardan yalnızca başlarındaki rengarenk örtülerle mütesettir olduklarını zanneden ahlak simsarlarına; bursa'da batı medeniyetinden yarım yamalak da olsa nasibini almış muhacir yerli kırmalarından urfa'da arap kürt karışımıyla daha bir güzelleşmiş kara dilberlere kadar hemen hepsinin kimyasında bu coğrafyanın belleriyle düşünen erkeklerinden mütevellit bir tefessüh ve aşağılık kompleksi mevcuttur.
ahlak kavramının günah sevap çıkmazı arasına sıkıştırılıp güdükleştirildiği bir memlekette güzelliklerini bu hastalıklı ahlakla bile çeşnilendirip tezyin edemeyecek kadar erdemden ve estetikten bihaber sefiller topluluğu hakkında kalem oynatmak elbette aklını kıçının dolaylarında zannedip boktan düşüncelerle meşgul olan zavallılar ülkesinde birçok tepkiyi ve anlamsız mantık yürütmelerini de beraberinde getirecektir. olsun! biz eyvallah ulkesinin lanetleriyle iftihar eden ebediyet sovalyeleri bunlara aldırış etmeyecek kadar erdemli ve kayıtsızız. memleketin kirlenmekten korkmayan ama imtina eden temiz erkeklerinden biri olarak, ahlakı günahsızlık zannetmeyen, iyiye meftun ama kötüye de kin beslemeyen ve onu anlamaya çalışan erdemlilerinden biri olarak söylediğimiz her sözü aslında bir acziyeti kabul edip söylenecek sözden başka bir şeyimiz yok kanaatkarlığında teselli bulmak gayesiyle söylüyoruz. kimsenin tavuğuna kıs demek değildir niyetimiz. bizi ulaşamadığı ete mundar diyen kediyle karıştıran akılevveller için de kendi özel tarihimizde elde ettiğimiz ama iftihar edemediğimiz birçok şanlı zaferi hatırlayarak sadece müstehziyane bir tebessüm vaadediyoruz.
elbette herkesin müşterisi vardır. ve bu orta dunyada alan razı veren razı ise hiçbir zaman bu pazara iğrenerek bakmaktan başka bir şey yapmayan kardeşlerimizin yapacağı bir şey yoktur. işte bu zavallı pazarda memleket erkeklerine abaza yakıştırması yapan, onlarla kendi iğrenç günlerinde alay ederek onların kültürsüzlüklerinden, yalancılıklarından, kabalıklarından, erdemsizliklerinden dem vurarak eğlendiklerini zanneden ahmaklar hiçbir zaman idrak edemeyecekler ki kendileri o kadar aşağıladıkları erkeklerden daha da sefil vaziyettedirler. iddia ediyorum ki bu memlekette kim olursa olsun bir erkek, her zaman, tarzı hayat bakımından dengi olan bir kadından çok daha ahlaklıdır. alışveriş yapmayı kabul ettiğiniz bir tüccarın sizden daha maharetli bir iş becerdi diye sizden aşağı olduğunu zannetmeniz ve bunu bağıra çağıra ilan etmeniz yalnızca kendi ahmaklığınızı deşifre etmenizi sağlar. güle oynaya koştuğunuz erkeğinizin kucağına düştüğünüzde ve sonrasında hayır bu benim istediğim değil diye mızıkçılık yapmaya başladığınızda yaptığınız nedir; bir diğerinin kucağına düşüp aynı mızmızlanmaları biraz farklı makamda devam ettirmektir. batıdaki muadillerinize bakarak ve onlarla hemhal olmuş biri olarak söylüyorum ki türk kızları güzel değildir, akıllı değildir, ahlaklı değildir, hanımefendi değildir, soylu değildir, kültürlü değildir, adabı muaşaretten haberdar değildir, sevişmenin bir hayvan adeti olduğunu zannederler, kendilerine saat sorduğunuzda bile size dilenci gözüyle bakarlar, pis kokularını gizlemek için kiloyla adi parfümü üstlerine boca ederek dünyanın en büyük gösterişsizliğini yaparlar, dürüst derlerken doğru dürüst yerleştirsin anlamına gelir bu, kariyer olsun diyorlarsa sakın aldanmayın karı yer anlamına gelir bu, ortalarda prenses gibi kurum kurum dolaşırlar ama erkeğim dedikleri zavallıların ayağına türab değil çamur olurlar, ağlaktırlar, iki kelimeyi yan yana getirince kendilerini hitabet ustası zannederler, her ön koltuğuna oturduğu arabanın sahibine veren sadece türk kızlarıdır, hep analarının kuzularıdırlar ama öyleyken bile kaç sofraya meze olmuş yosmalardır, batıdaki muadilleriyle karşılaştıklarında peygamberi görmüş ebu cehil gibi kudururlar ve memleket erkeklerinin çaresizliklerini ya da tevekküllerini yanlış yorumlayıp dünyanın bütün erkeklerini kendilerine muhtaç zannedecek kadar mukallit kargalardır.
efendim istesek bitmez bu yazı; sayfalarca sürer. elbetteki genelleme bu dünyanın en güvenli ahkam kesme muhitidir. ve biz de bu muhitte, bizzat edindiğimiz tecrübeler neticesinde, biraz farklı bir üslupla kendi fikrimizi beyan ediyoruz. elbette istisna diyerek haksızlık edilemeyecek kadar çoğunluk olan bir kesim mevcuttur. fakat sözkonusu istisnalar bu yazıyı okumayacak kadar uzak bir dünyada mutlu mesut yaşıyorlardır kanaatimizce. onun için kimse aptalca bir hakşinaslık edebiyatına sığınıp kendi zavallı cahilliğiyle psikanaliz yapmaya kalkışmasın.