20. dakika: hemen yanınızda buluşup gülüşenlere sinir olur, kötü kötü bakışlar atarsınız, huzurları canınızı sıkar. yavaş yavaş sinirler gerilebilir. alternatif olarak başkalarıyla telefonda konuşmak zamanı hızlı geçireceğinden bu yola da başvurursunuz.
30. dakika: yandaki manavdan çilek ya da ötedeki bakkaldan çikolata alma zamanı gelmiştir. zira serotonine ihtiyaç duymanız işten bile değildir. artık dakikaları kişi gelince kızgınlığınızı nasıl ifade edeceğinizi, fiziksel şiddet yollarından hangisine başvuracağınızı düşünerek geçirirsiniz. böyle de bi 10 dakka geçer.
40. dakika: artık hala dikilip durmak kişinin insiyatifine, beklenen kişinin yakınlığına, geçmişteki bekleme referanslarına kalmıştır. ya vazgeçer gidersiniz; ya da 1'den 10'a kadar sayarak, tırnakları çeşitli formlarda yiyerek, yoldaki köpeği severek biraz daha zaman geçer. sonunda 1 saat olmuştur.
1 saat: beklenen gelmişse, sizdeki sinir katsayısına bağlı olarak ilginç olaylar yaşanabilir. sokak ortasında aksiyon sahneleri, yolunmuş saçların atmosferde dansetmesi, gibi. yok hala gelmemişse, geçmişler olsun diyor, kişiyi tekrar hayatınıza almadan önce bu durumdan çok iyi faydalanabileceğinizi belirterek entry'mi bitiriyorum.