elimde gezi direnişi kitabı, gözüm twitter'a takıldı da gördüm seni kardeşim. taze taze gözümdeki yaşlar hala dökülürken yazmak istedim bunu sana. tanımadığın onlarca insanın kalbi seninleyken neden gittin be güzel insan? hani abdocan'ın, ali ismail'in katillerinden hesap sorulacaktı. gecenin bir yarısı ismini duyalı 1 saatten fazla olmadığım bir adam için ailemden birini kaybetmişçesine ağlıyorum şu an. kin kusuyorum, nefret bürüyor her yanımı. söz veriyorum kardeşim, onlara rağmen hesabınızı soracağız biz. hiç uğruna hayatını kaybetmedin sen. bizlerin yalnızca tıpkı senin de dediğin gibi "şeref dolu yüreklerimiz, delikanlı kalplerimiz" ve inancımızdan başka hibçir şeyimiz yokken karşı taraf kalleş. karşı taraf iktidarın köpeği. karşı taraf insanlıktan nasibini almamış sefiller ordusu. karşı tarafın hayatı göt yalamaktan ibaret ve ne yazık ki karşı taraf fiziksel olarak üstün. başına bi kahpenin dölünün elinden başka bi kahpe dölünün emriyle gelen kalleş bir gaz kapsülü hepimizin sonunu hazırlıyor olabilir. korkuyorum tek amaçları bizi bitirinceye kadar saldırmak diye. çünkü "neden bitmiyor?" sorumun cevabı yok. hala duraksamadan, baştakileri okumadan yazıyorum kardeşim sana sürç-ü lisan ettiysem affola. gerçekten kendimde değilim şu an yarı görür yarı görmez vaziyetteyim. şayet varsa; cennet denilen yerde abdullah'la, ali ismail'le, ethem'le bekleyin bizi. and olsun ki bu düzeni bozmadan gelmeyeceğiz. ışıklar içinde uyu büyük adam!
düzeltme: hepsini okumadan eksilediğine eminim olduğum orospu çocuklarının hepsinin allah bin belasını versin. böyle hassas bir durumda küfürdü şuydu buydu sözlük formatıydı demek de kalleşliktir. ölenin arkasından kına yakmak da. aa pardon kına stoklarımız tüketilmişti değil mi? evet.