sıcağı sıcağına yemekhanede başıma gelen bir olay,
insan kaynaklarında çalışan ibne müdürle baya samimi biriyim. ilişkimiz tamamen çıkar amaçlı, fakat o bunu bilmez. ne zaman işe seksi bir kız alsa muhakkak bir gün önceden haberim olur. ona göre süslenir, ona göre giyinirim. fakat izne çıktığımdan mütevellit haber veremedi ve o seksi kızı dang diye fark ettim.
kapımın önünden lavobaya doğru gidiyordu...
esmer, uzun saçlı, güzel makyajlı, alımlı ve bakımlı bir kız idi. peşinden koşup bastığı yerleri yalayasım geldi.
bu kızı ayarlamalı ve arkadaş olmalıydım.
tuvalletten çıkışını sabırla bekledim. sanki kapı bozulmuş gibi yalandan yere kapı tokmağını kurcalıyordum ve nihayet kız keneften çıkıp virajı döndü. koridordan bana doğru koşan arap atı gibi yardıra yardıra geliyordu. topuk sesleri ve sallanan saçları aklımı başımdan aldı.
hemen kapı önünde pozumu alıp bir elimi cebime, bir elimi de saçıma götürdüm. yaklaştı, yaklaştıkça heyecanlandım. gözümü hafif kısarak '' bu yolların yabancısı olduğunuz çok belli, dikkat edin kurtlar sizi kapmasın '' dedim. cevap olarak '' anlamadım '' dedi ''hırrrr'' diye pençelerimi gösterdim. salak gibi bakıp gitti.
kızların bana salak gibi bakmaması ve kro dememesi için ömrüm boyunca mücadele ettim ve halen de etmekteydim...
öğlen yemeği geldi. herkes tabildotunu alıp masalara geçti. o seksi kız ise diğer dedikoducu kızlarla beraber duvar kenarındaki masada oturuyor arada bi halen salak salak bana bakıyordu. iyice gözüne girmek için ayağa kalkıp klimayı açtım. içerisi buram buram aşk esmeye başladı...
çorba, imam bayıldı, ve bulgur pilavını alıp en ön masadaki hilmi adında arkadaşın karşısına oturdum. yanımdaki sandalye boştu. ayağımı sandalyenin altına atıp cebimden sarkan kulaklığı elime aldım, kolumu sandalyeye yaslayıp bir sağa bir sola çevirerek kulaklığı sallıyordum. aynı zamanda kısık gözlerle hem kızı süzüyor, hem de imam bayıldıyı löp löp götürüyordum. öyle bir seksi yiyiyordum ki, imam bayıldı bile ayılıp '' seviş benle erkeğim '' diyecek gibiydi. dudaklarımı çatala deydirmeden dişlerimle sıyırıyordum ama kız halen salak salak bakmaya devam ediyor, klima deli gibi esiyordu...
bir müddet sonra imam harbiden aşka gelip sikime düştü. allah kahretsin ki yeni aldığım pantolon yağ içinde kalmıştı. hemen lekeyi çıkarmak için kulaklığı atıp tuzluğu kaptım.. bir elimle çüküme tuz döküyor, bir elimle de selpakla siliyordum. yaşlı birinden öğrenmiştim bunu. lekeye tuz döküp ovalamak lekeyi çıkartırdı.
ama tablo içler acısıydı. sikime tuz dökerken kızla göz göze geldik. hem sikeme tuz döküyor hem de kısık gözlerle kıza bakıyordum.
seksi bir kızın karşısında asla kro durumuna düşmemek için her şeyimi verirdim. fakat şimdi resmen onun gözünde tuzla otuzbir çeken bir adam vardı. acı ile zevk alması hoşuna giden sapık bir adam duruyordu. bunu bakışlarından anlayabiliyordum.
hilmi bile '' çok acıktıysan al benimkini ye '' diye espiri yapıyor, duvar kenarındaki kızlar olduğu gibi dönüp bana bakıyordu. belli, bu vahim halimi onlara söylemiş gibiydi...
gittikçe madara oluyordum. hemen hilmi'nin ıslattığı selpağı alıp kızlar görmeden tuzları sildim ve onlardan önce kalkıp giderken tesadüf hep beraber ayağa kalktık. şansıma sövdüm. fıstık yeşili pantolonumun önü tamamen ıslaktı. boşalmış gibiydim.. kız bi sikime bakıyor, bir bana bakıyor, bir tuzluğa bakıyor sonra tekrar sikime bakıyordu.
onun gözünde yemekhanede orgazm olmuş pislik bi heriftim artık. kronun teki, aşağılık bir serseriydim.
tekrar baktı.
salak salak baktı ve yine gitti.
tanrım, klima halen esiyordu. patrona girmesin diye koşup kapadım.
