ibadethane mi değil mi tartışması saçma ve gereksiz olan, insanların kendi tanımlama özgürlüklerine bırakılmaları gereken bana göre de ibadethanedir. teknik olarak ''tapınak'' diyebiliriz. çünkü cami de bir ''tapınaktır''. ayrıca yukarıda da bahsedildiği gibi sufist gelenekteki tekke, zaviye anlayışı bir örftür, sufizmin bir gereğidir. cemevi de bu anlayışın yansıması olan bir dergahtır bana göre. çünkü heterodoks islam'ın tarihine baktığımızda onlar asla camiye girmemişlerdir hep tekkede olmuşlardır. şii devrimi yapan şah ismail döneminde de bu böyledir. hatta ali şeriati bu olaydan ''mescit korkusu'' olarak bahseder.
cemevinin ya da tekkelerin tarihi 1000 yıla kadar gitmiyor en azından anadolu için bunu söylemek mümkün. cumhuriyet sonrası dönemde 1924 tarihli köy kanunu ile her köye beldeye zorunlu olarak cami yaptırmasıyla ortaya çıkan sorun, 1980 öncesi ve sonrasındaki gelişmeler sonucunda 80'lerin sonuna doğru cemevi kavramını doğurmuştur. anadolu'daki aleviler ''köy odası'' denen yerlerde ya da devletin zamanında köy kanunu ile yaptırdığı camilerde cem'e duruyordu.
kısaca kendilerini mağdur eden yine cumhuriyet kadroları oldu, diyanet işleri başkanlığı meselesi, köylere anlatıldığı gibi zorla cami yapılması meselesi bu arkadaşların eleştirdiği akp ve devamındaki zihniyetin değil kendilerini en az 60 yıldır kullanan kesimin halt yemesidir. kısaca ''sünni devlet'' onları hiçbir zaman sünnileştirmeye çalışmadı. bu cemevi ile hem bağlantılı hem bağlantısız bir konu, daha sonra ayrıntılarından bahsetmeyi isterim.
son sözüm ise eğer ki herhangi bir inanç kesimi burası ibadethanemdir diyorsa siz hayır diyemezsiniz. esasen ne aleviler ne de alevi olmayanlar bir ibadethane tanımı getiremezler çünkü allah kur'an'da bunun tanımını yapmıştır. bizler ise ''modern zamanların'' insanları olarak belli oranda seküler algının etkisi ile böyle demek durumundayız. cemevi ibadethanedir, kısa ve net.
