türkiye nin olimpiyatı alamayacağı gerçeği

entry8 galeri
    3.
  1. Bir bardak su da fırtına koparmaya benzedi bu olay. Neymiş olimpiyatı vermemişler, şunlar sevinmiş bunlar üzülmüş. Kına yaksınlar diyerek seviyeyi ayaklar altına ayarlayan bir spor bakanı. Böylesi bir kararda bile ayrımcılık yapan ve suni düşman yaratan iktidar ve yandaşları.

    Yahu ne olursa olsun aklı başında bir Türk vatandaşının olimpiyatları alamadığımız için sevinmesi mümkün değil. Ama bu konu da çok fazla üzülmeye değecek bir konu da değil. Ne olacak olimpiyatlar alınırsa, kıçımız tavana mı vuracak. Ha tamam, bir dolu tesis yapılmaya başlanacak belki ama bunları yapmak için olimpiyatları beklemeye gerek yok ki. Kaldı ki olimpiyat organize etmek her ülke için çok büyük bir maddi külfet de getirmekte. Yunanistan'ın bugün yaşadığı ekonomik krizin başlangıcının 2004 yılında Atina'da düzenlenen olimpiyatlar olduğu görüşünde birleşiyor ekonomistler.

    Şimdi "AKP karşıtları sevindi" diye iktidar yandaşları sitem ediyor. Ama yandaş gazetelerden birinde "çapulcular sevindi" başlığına, koca spor bakanının "Türkiye olimpiyatı kaybetti diye kına yakanlar, kına stoklarını tüketmiş" mesajına da bir özeleştiri yaparak yorumlasınlar. AKP ve yandaşları artık başaramadıkları her türlü şeyin sorumlusu olarak bir başkasını özellikle muhalefeti göstermekten de vazgeçmeli. Kaldı ki gerçekten de "olimpiyatları kaybettik" diye üzülecek bir durum söz konusu değil. Astarı yüzünden pahalı dedikleri şeye tam örnek olunacak bir olay olimpiyat...

    Ama elbette ki "olimpiyatları kaybetmek" iktidar için sadece "olimpiyatları kaybetmek" anlamı taşımıyor. iktidar ve yandaş medya günlerce ülke gündemini değiştirecek bir olayı yitirdiler. "Olimpiyatlar zaten bizim hakkımızda, tayyip Erdoğan Türkiye'yi şaha kaldırdı" söylemlerinden oldu bütün yandaş kalemler. Elbette olimpiyatlar nedeniyle bir dolu tesisin ihalesini alacak olan yandaşlar da hayal kırıklığına uğradı.

    Şimdi Japonya doğal felaket alanı diyerekten ve de hiçbir şey bundan daha tehlikeli olamaz benzeri söylemlerle olimpiyat heyetinin aldığı kararın haksız olduğunu ifade ediyorlar. iyi de canım kardeşim sen adamların o deprem olan yerleri ne hale getirdiğini gördün mü? Bizim 15 yılda yapamadığımızı adamlar 2 senede yapıverdiler. Yani Japonya tehlikeli fay hatlarının geçtiği yerde kurulu da biz neredeyiz. Kaldı ki 7.00 şiddetinde bir depremde Tokyo'da mı daha çok kişi yaşamını yitirir yoksa istanbul'da mı? 1999 depreminin ardından çürük binaların % 90'ın da hala insanlar oturmaya devam ederken bu konuda çok carlamaya gerek yok.

    Güney sınırımızda neyin ne olduğu belli değil. Bir bombalamada resmi rakamlara göre 50 küsur yurttaşımızı yitiriyoruz. Savaş çıkması için gözümüz dönmüş bir şekilde ısrarcıyız. Şımarık çocukların annelerinden markette durmadan sakız, çikolata istemeleri gibi dünya ülkelerini Suriye'ye savaşması için baskı altına almaya çalışıyoruz. Suriye bizim komşumuz. Ne olduğunu Birleşmiş Milletler heyetinin bile tam olarak nitelendiremediği bir olay sonrasında bu ülkeyi bu denli büyük bir kaosa sokmak arzusunun altında ne yatıyor? Bu işten ne kazanacağız. Hadi diyelim herkesi ikna ettik ve savaş başladı. Irak'ta 10 yıldır sular durulmak bilmiyor. 7 sene sonra gerek Suriye gerekse ülkemiz ne halde olur ve bu durumu öngören ülkeler bu riski göze alırlar mı? Almazlar elbette, almadılar nitekim. En önemlisi ABD El Kaide'yi bitirmek için yıllardır mücadele ederken sen onların bir koluna ağır silahlar gönderip destek veriyorsun. Bunlar çok tehlikeli hamleler ve ulusal çıkarlarımıza ne faydası olduğu tartışılır.

    çapulcular meselesine gelince... Bu konuda da iktidar ne kadar inkar ederse etsin hatalı kararlar almıştır. Bunun suçunu da orada eylem yapmaya çalışan insanlara değil de onlara müdehale eden birimlere ve kendine yüklesin. PKK'nın kuruluş yıldönümünde yani 15 Ağustos'ta Diyarbakır'da kaydadeğer bir olay olmadı fark ettiyseniz... Çünkü devlet ve güvenlik kuvvetleri bu gruplara müdehale edip olayların çıkmasına, azmasına neden olacaklarına bu insanlara bir yer verdiler ve o gün çok fazla olay yaşanmadan sona erdi. Şimdi sormak lazım: üzerinde Türkiye Cumhuriyeti üniforması olan askerimizi, subayımızı öldürmüş olan bu gruplar bunun kutlamasını bile bu ülke sınırlarında rahat rahat yaparlarken bir gezideki kişiler mi çapulcu oldu, terörist oldu. Unutmamak gerekir ki bu olaylar sırasında tüm dünya basını güvenlik birimlerimize insanları caydırmak için verilen gaz bombalarının silah olarak kullanılıp insanları öldürdüğüne şahit oldu. Bunu dünya gördü muhalefet değil. Oscarlı yıldızlar, uluslararası üne sahip sanatçılar, aktivistler kınadı. Ama iktidar habire inkar etti.

    Sporcularımızın hiç durmadan dopingli çıkması ise bambaşka ama en yüzümüzün kızarması gereken sorunumuz. Dürüstçe bir spor karşılaşmasına bile çıkamıyor muyuz yoksa yetiştirmek için yıllarımızı verdiğimiz bu insanlar yanlış insanların elinde heba mı oluyor. Ama Süreyya Ayhan'dan sonra bir değerimiz daha 2 sene karşılaşmalardan men edildi. Nevin Yanıt'ın geri dönüşü olur mu, dönerse ne olur bilinmez. Ama onlarca sporcumuz dopingli çıkıyor. Bu işte bir yanlışlık olduğu o kadar belli ki olimpiyarlardan önce bu sorunumuzu çözmemiz gerekiyor.

    Son olarak bugünden itibaren yürürlüğe giren yasaklarımız var bir de... Belki de saat 22:00'den sonra içki satışının yasaklandığı bir ülkeye bu organizasyonu vermek istemediler belki de...

    Her ne olursa olsun olimpiyatları ilk defa kaybetmiyoruz. Belki 2024'ü de kaybedeceğiz. Bu sorun değil. Gündemi değiştirmek adına saçma sapan bahanelere gerek yok. Bunca derdimiz varken de kafayı buna takmanın alemi de yok.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük