sevmemeniz gerekmektedir ama seversiniz. yapabilecek en ufak bir şey yoktur. unutmak lazımdır ama dokunuşu, öpüşü falan aklınızdan gitse dudaklarınızdan gitmez. ne olacaktır sanki, çok mu sikindirik bir insansınızdır da bunca acıyı çekmektesinizdir? ne olacaktı o da sizi sevseydi ? basit bir şeydir oysa.
değildir.
bu girdinin amacı aslında çözüm önerileri sunmaktır. şöyle ki, yüce türk milleti olarak sorunlar karşısında, şikayet etme seçeneğini bol bol kullanırız. biz şikayet ederiz. bu böyledir. ahan da ilk öneri; aşk acısından kurtulacaksanız, şikayet etmeyi keseceksiniz. ne zamandır aşk acısı çekiyorsunuz? iki aydır ? ! şimdi, mantıklı olalım, adamın/kızın sizi sevmeyeceği ortadaysa *****bunu anlamak için iki aydan daha kısa bir süre yeter aslında, ama kendimden bildiğimden, gönül ferman dinlemez ve eğer acı çekmeyi kesmeyi kafaya koymazsanız bu böyle senelerce gidebilir. ama gitmemeli, demelisiniz en baştan, ne kadar hıyanet bir insan olursanız olun böyle bir acıyı, haketmeyen insanoğlu çekmemeli. yani, niye ben aşk acısı çekiyorum, ben bunu haketmek için ne yaptım, diye ağlamamalı ve artık bu olayı aşmak için bir şeyler yapmaya yönelmelisiniz. zor olacak ama değecek.
kendinizi kandırmaya bakın. mesela;
aşk acısı insan sağlığına da zararlıdır. sağlıksız olursanız çirkinleşirsiniz. çirkinleşirseniz bir daha kimseyi tavlayamazsınız. bi başkası olmazsa bu eski aşk, aşk acısı şeklinde sizi kemirmeye devam edecektir!!! **
ben hıyanet bir insanım ve aşk acısı çekmeyi hakediyorum, diyorsanız; aslında haklı olabilirsiniz. kızın/adamın sizi sevmeyeceği ortada iken senelerdir bu olaydan vazgeçemediyseniz, ki vazgeçemeyen adamların/kızların varlığından haberdar olduğumdan, haketmiş olabilirsiniz. * veya cidden büyük bir kötülük yapmışsınızdır ve tanrılar böyle olmasını istemiştir. ahan da bir başka çözüm; hakettiğinizi kabul edin ve acı çekin. aşk acısını iki şey halleder, bir tanesini hepsi bir izleyenler * bilirler; elbette ki bir başka aşk! bu zaten neredeyse en kesin çözümdür. ama sırf birini unutmak için bir başkasını çıtır çerez niyetine kullanmak etik bir davranış değildir, tabi karşınızdaki çıtır çerez olmaktan memnunsa sorun yoktur. diğer çözüm ise; karanlık geceler ve gündüzler içerikli acı çekme olayı. dibine kadar çekin bu acıyı. aşk acısı çekiyorum la var mı ötesi, deyin. aşk acısı çekmesem muhteşem olurdum, şu an acaip mutlu hissedebilirdim kendimi ama aşk acısı çekiyorum, deyin. roman kahramanı değilseniz elbette bu gidişattan sıkılacaksınızdır. sıkılmıyorsanız bir sorun var demektir. uyanacaksınızdır eninde sonunda ama uyanan kadar tüketin bu acıyı ki bi daha hortlayamasın. bu arada; beni öldürmeyen şey beni güçlü yapar, diyerek bu yaşadığınızdan ders almaya bakın. bu çektiğiniz acıyı aşı gibi kabul edin. öyle ki, aynı olayla bir daha karşılaştığınızda neler olabileceğini önceden görebilme kabiliyetine sahip olun, hazırlıklı olun ki bi önceki olayda çektiğiniz acıları aynı hataya tekrar düşerek çekmeyin. **belki, deyin içten içten, tanrı beni bir daha aynı hataya düşmemem için bu şekilde eğitiyordur******... tanrı'nın tuhaf öğretme yöntemleri vardır, kabul edin. bir de, acınızı çekip kurtulun ondan derim, acı çekmeyi reddederseniz aşk acısı, daha da büyüyüp sizi yiyebilir. *********
türlü akıl oyunları dışında kendinizi bir şeye verip ondan *kurtulmaya çalışabilirsiniz de ama bazen tehlikeli olabiliyor, mesela insanın aşk acısından kendini yemeğe vermesi ya da yemeden içmeden kesilmesi ve bunları yaparken yine aşk acısından abartması hoş olmuyor. bu biraz da aşk acısından kaçmak mı oluyor aceba, diyorum yine kendi kendime ben. kaçmamak lazım, evet. yararlı şeylerle uğraşın. mesela deneyimlerinizi bi yerlerde anlatın birilerine. * rahatlarsınız. çok da uzatmayın ama nasıl olsa uzun girdileri/verileri kimse okumuyor. ***
değerinizi bilin, eğlenmenize bakın diyor ve kapatıyorum. *