ikibinyedi senesinde sufi olmak için uzattığım sakallarım ve beni bu bokluktan çıkarmasını umduğum kitaplarım vardı. Esrarla ilişkimi bitirmiş, alkolle tamamen ayrılmıştım. Kolumda casio marka, alarmı sabah yediye kurulmuş dijital bir saat vardı.Pilini 4 yıl boyunca hiç değiştirmemiştim, evimdeki tek istikrarlı şey o saat ve gün aşırı balkonuma sıçan o sarı sinsi kediydi. Bir süre uğramadığında apartmanın arka tarafında ezilip çamur olan kedinin o olduğunu öğrendim. Üzüldüm, ben hayatımı boka çeviren şeyler için üzülmeyi alışkanlık haline getirmiş biriyim.
ikibinsekizde yılında çok fazla kitap okudum. Çok fazla içki içtim, 3 kadeh vodkanın beni zil zurna sarhoş ettiğini, dört biranın beni saatte üç kez işettiğini ve sarhoşken sevişmenin daha az acı verdiğini öğrendim. dört çeşit sulu yemek yapabiliyor, haberlerde ekonomiye daha fazla kulak asıyor, hava durumunu sikime takmıyordum. Çünkü benim gibi adamlar ertesi gün havanın nasıl olacağı ile ilgilenmez, yağmurda şemsiye açmaz, güneşte şapka takmazdı. Benim doğayla bir meselem yoktu. Benim o zamanlar tek endişem yaşıyor olmaktı.
ikibindokuzda servisten inip eve doğru yürürken küçük prensi simit satarken görürdüm, freud marketin manav reyonunda çalışıyordu. ,Chuck palahniuk Kavacık-Tokatköy arasında dolmuşçuluk yapıyordu. Bunlardan kimseye bahsetmedim. Benim sırlarım bana deliliğin kapısını açıyordu. O sene dedem öldü. Hiç ağlamadım. Onu son gördüğümde bir devlet hastanesinde yaşamının son iki gününü geçiriyordu, sarılık olmuştu ve ceset olmak için son hazırlıklarını yapıyordu. uzaktan gelen akrabalar için gömmeden önce
yüzünü açtılar, 67 yaşındaydı, genç öldü dediler. insanların ne söylediklerini bilmediklerini o zaman anladım. Acı ve şok anında insan kadar saçmalayan başka bir canlı türü daha yoktu. Zavallı dedem, 67 yıllık yaşamına sadece 3 defa evlenebilmişti.sayısını gerçekten hatılarmıyorum, çok çocuğu vardı. Ben kaç tane olduğundan hiçbir zaman emin olamadığım torunlarından biriydim. bu olaydan dört yıl sonra bir yazıda dedemden bahsedecektim, ve o bana mezarında küfredecekti."Orospi uşaaa.."