jerome david salinger

entry50 galeri video1
    10.
  1. 1951'de yayımlanan, yarattığı anti-kahraman Holden Caulfield'ın
    birkaç gününü anlatan 'Çavdar Tarlasında Çocuklar'(gönülçelen)*
    en iyi bilinen eseridir. 1965'te yayımlanan ''Hapworth 16, 1924''dan beri,
    bir şey yayımlamamakta, münzevi bir hayat sürmekte, 1974'ten beri
    röportaj vermemektedir. *

    ek: sobermag'ın 3.sayısının insan bölümünden 'didem'in yazısı:

    Gizemli yazarımız 1919'da New York'ta dünyaya geldi. Normal bir anne babanın çocuğuydu. Fakat onda sanki normal olmayan birşeyler vardı. Ne ironidir ki yüzyılın modern başyapıtı olarak kabul edilen eserin sahibi olacak bu adam ilkokulda okulun gelmiş geçmiş en başarısız öğrencilerinden biri olarak kabul edildi. Onun edebiyat dünyasıyla ilişkisi 41-49 yıllarında küçük dergilerde kısa hikayeler yazmasıyla başladı. Sonradan da bu hikayeleri bir kitap altında toplamayı reddetti. Yani Salinger'ı iyice tanımak için zorlu bir arşiv araştırması yapmak gerekli. 2.Dünya Savaşına katılan yazar için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Sanki savaşla beraber insanların karanlık yüzünü görmüştü, hayata ve hayatın içindekilere güveni sarsılmıştı. Kızı Margaret da babasının ilginç yönlerini anlattığı Dream Catcher : A Memoir adlı kitabında nasıl savaştan sonra psikolojisinin bozulduğunu doğruluyor. Salinger'ı Salinger yapan eseri ise 1951'de ortaya çıktı.Catcher In The Rye ile yazar büyük bir başarı elde etti. Başta pek bir tepkiyle karşılanmıştı kitap, sansürlere uğramıştı, romanın başkahramanı Holden Caulfield'in argo konuşmalarıyla dönemin muhafazakar ailelerinden baya tepki gördü. Hatta ülkemizde de 60 lı yıllarda kitap bazı yasaklar yüzünden piyasaya sürümünde zorluklar yaşadı. Bazı hayranları tarafından kitabın kahramanı Salinger'ın kendisiyle özleştirilmekte. Çünkü Holden'da tıpkı kendisi gibi sahte dünyanın sahte insanlarına savaş açmıştı. Kitap sonradan otoriteler tarafından layık olduğu övgüye sahip oldu. Bu başarı ile yazarın hayran kitlesi de azımsanmayacak derecede büyüdü, öyle ki Salinger bu kitleyle arasına mesafe koymak istediğini fark etti. Artık ne bir fotoğraf çektiriyor, ne de gazetecilere bir röportaj veriyordu. Medya onu sadece bir kare için adım adım takip ederken, o kurtuluşu New York'tan taşınmakta buldu. Bu arada hayranlarının gönüllerini fethedecek diğer romanlarını da yazmayı ihmal etmedi . 9 Öykü , Franny ve Zooey gibi. Her ne kadar o hayranları için yazıyormuş gibi görünse de 'Yazmayı seviyorum, ama sadece kendim için.' demiş bir insan. New York'tan kaçıp kendini kafese kapatan bu adam son 40 yıldır hiç bir şey yayınlamıyor. Fakat ortalıkta dolaşan söylentilere göre aslında o sürekli yazmakta ve bunları biriktirmekte, hatta 'Ölse de okusak şunları' diyenler bile mevcut. Medya da onun herhangi bir delilik yapıp yazdıklarını yakmasından korkuyor olmalı ki artık rahat bırakmış Salinger'ı. Peki nedir bu adamı bu kadar ünlü, bu kadar önemli yapan şey? Cevap basit. Adeta okuyucusuyla konuşurmuş gibi yazıyor. Karmaşık durumları olayları bir iki kelimeyle kesin net bir şekilde anlatıyor. O kadar sade, samimi ve içten ki o anlatırken sizin içinizde de bir anda 'yazmalıyım' düşüncesi doğuyor. Onun bir bakışta anlaşılmayan karakterlerini okurken siz de kendi içinizden bir şey buluyorsunuz onlarda.
    1 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük