Sene bilmem kaç. 5. sınıf öğrencisiyim. o zamanlar utangaç, çelimsiz ama egemen bir profil çiziyorum tabi. Ne olduysa öğle arası oldu. Öğle arası evlere yemek yenmeye gidilir. 5-6 arkadaş yakalamaca oynuyoruz. Uzun uzadıya koştum, yoruldum. önüme bir duvar çıktı ve tırmanıp diğer tarafa atlamak geçti içimden. düz yol batıyorduya bana nerden çıktıysam duvara. neyse efendim duvara tırmandım, duvarın diğer tarafında küçük bir ambar gibi bir yer vardı. camii imamının ineklerini bağladığı bir yerdi. tezek kokusu yoğun bir şekilde hissetiriyordu kendisini. duvarın üzerinde "brave heart" duruşumla aşağı doğru "memati" bakışı attım. Tezek eski gibi duruyordu. Kurumuş gibi dümdüz bir şekildeydi. Tamamen kuru bir zemin olduğuna kanaat getirdikten sonra "tarzan" gibi bir zıplayış gerçekleştirdim. ama "tarzan" pozisyonundan "scuba diving" pozisyonuna gelmem uzun sürmedi. Duvarın tepesinde bulunan küçük demir parçalarına ayağımın takılmasıyla tezeğin içine yüz üstü dalış yaptım. Kuru zannettiğim tezek tamamen taze ve yeni bırakılmıştı. baştan aşağı tezek dolu bir biçimde eve kadar yürümek nedir bilir misiniz? Ha karizma falan çizildi mi diye sormayın zira yüzüm tezekle kaplı olduğundan kimse tanıyamadı beni. neyse yine çok saçmaladım affoluna.