yarından çok bugün de yok diyorum ya, hep kendimi kandırışımdan.
yanlış anlama, bir kamyon açıklık getirsem şuraya,
yine kalır kapanmaz yürek yarası.
eylül dediğin, bittiğinde "her gün yeni bir dün"
diyecek olduğum, demiştim.
bir de kasım var şimdi senle anacağım onu;
sırtımı soğuğa yaslayıp
ne yaşamadığımdan eminmişim gibi
sadece bunun üzülme diye olduğunu,
sen üzülme demek için ağzımı,
anlatırken etimden ısırıklar alarak.
gölgeliğe bakıyorum, kapıdan beri
ne hoş gülümsemen varmış içeri girerken senin.
işte her zamanki gibi bu saatler
duvarlardan vapur yaptım, denizin önündeyim;
uzağa gitmek var bana,
gittiğim yerden, gidemeyeceğim koynuna
alamayacağım kokuyla.
az önce bir şehir geçmiş olsa gözümden
içinde seni koynumda büyüttüğüm sandığım,
ama kokunla büyüdüğümü.
bizim için ayırttığım iki kişilik;
doğru olmayacağını bildiğim,
gittiğine emin olarak,
yine etimden ısırıklar alarak.