şuursuz istekler

entry45 galeri
    43.
  1. sırf sarılmak isterler bazen...

    - tanışalı sadece bir kaç saat olmuşken böyle sarılıp da yürümemiz doğru mu dersin?
    + tanışalı bir kaç gün olsaydı doğru olur muydu? ya da bir kaç ay, yıl, asır...
    - olabilirdi belki, bilmiyorum.
    + peki bunun kuralını kim koyuyor?
    - bununla ilgili açık konulmuş bir kural yok.
    + o halde?
    - insanlar var ama.
    + insanlar mı?
    - evet insanlar var. her yerdeler baksana! ve onlara göre yanlış olmalı bu.
    + insanlardan bahsetmemi ister misin sana biraz?
    - evet, lütfen.
    + insanlar, neyi istediklerini, sevdiklerini ve kendilerini neyin mutlu edeceğini dahi bilmekten aciz yaratıklardır. sen ve ben de dahiliz buna üzgünüm ki. kendilerini herkesten "farklı" sanmak da neslimizin en büyük dertlerinden birisidir onca "doğrular" içinde birbirimizin kanıyla beslenirken. şu anda şu apartman basamağında oturmaktan mutluluk hissedeceksin belki ama buna ihtimal bile vermiyorsun. oysa hayat tam olarak böyle bir şey ve onu yaşanır kılan tek şey içindeki bilinmezlik.
    - lütfen, daha fazla anlatma.
    + ruhunu biliyorum senin. eski bir modelini kullanıyorum uzun zamandır ve çok kullanışlı olmadığını söyleyebilirim. ne yaşarsan yaşa bir parçası eksiliyor ruhunun ve yerine koyamıyorsun. sonra o eksikliğe alışıp da oradaki eksikliğiyle yaşamaya alışıyorsun o ruhun derken günü geldiğinde teslim edecek kadar dahi olsa ruhunun kalmayacağına dair muazzam bir inanca dönüyor yaşamak dediğimiz. bir duygunu öldürmen yetmiyor, cenazesini de layığı ile kaldırman gerekiyor.
    - beni tanıyorsun.
    + hayır, toplumumuz bunu kabul etmeyecektir. seni sadece birkaç saattir tanıyorum.
    - şu anda senin içine girmeyi istiyorum, orada ne olduğunu delicesine merak ediyorum. isminden başka hiç bir şeyini bilmediğim bir adama karşı ilk kez bu kadar...
    + bu kadar ney?
    - bu kadar merak hissediyorum.
    + o halde emin olabilirsin ki bugün bittikten sonra tekrar görüşmemek için elimden geleni yapıyor olacağım.
    - neden?
    + çünkü yanlış yere bakıyorsun. sadece sarılabilmeli insan birisine. bir büyüğümün bana layık gördüğü gibi "sikmeden sarılabilmeli" insan gerçekten sevdiği, yakın bulduğu insanlara, ruhlara...
    - sanırım iyi değilim.
    + kahve içmeliyiz bir yerde.
    - hayır, istemiyorum.
    + lütfen...
    - peki ama tek şartla; falıma bakacaksın.
    + kabul edilmiştir.
    - hadi gidip kahve içelim. belki bu şey beni mutlu edecek olan şeydir bay çok bilmiş.
    + belki de kimbilir... belki benim de tek ihtiyacım orta şekerli bir kahvedir, bunu hiç bir zaman kesinlikle bilemeyiz.

    bazen sadece sarılmak ister.
    0 ...