masal

entry207 galeri video2
    37.
  1. Bir varmış, bir yokmuş.. Eşşekler möölerken, tüm insanlar dehşet gezegenine giderken, bi tane robot varmış. Bu robot ağaçsız; kuşların, çiçeklerin, böceklerin olmadığı bir yere sürülen birkaç robottan biriymiş. Bu çöle ilk getirildiğinde teneke beyninin işlemcisi her zaman daha iyisi için çalışırmış, robot dünyasını güzelleştirmek, tüm robotları barışa kavuşturmak için. Ama düşüncelerinden rahatsız olanlar onu sürmüşler. Seneler sonra tek hatırladığı bi yerlerin kralı olduğuymuş, ama tek bir ayrıntıyı bu korkunç sarılıkta aklına geçmişi getiremiyormuş, kullanım ömrü dolalı on iki sene geçtiğini hatırlamış, bu vakitten sonra o eski beceriksiz metal aletler gibi makine yağına bağlı yaşamak ona en fazla koyan olmuş. Makine yağı da orada çok zor bulunurmuş, sadece aksi bir ihtiyar birkaç varil makine yağına sahipmiş, tüm robotlar ondan alırmış yağlarını, çünkü başka çareleri yokmuş. ihtiyar tek bir damlası için bile bir altın istermiş, çok zenginmiş ve herkesin parasızlıktan kırıldığını da çok iyi bilirmiş. Lakin onlara yardım etmeyi bir kez olsun aklından geçirmezmiş. Her zaman yanında bir teneke yağ ile gezer, tüm robotların ona imrenerek bakmasından zevk alırmış, herkesin paslanan eklemleri yerine onda yağlı eklemler olduğundan robotlar ona saldıramazmış. Çöl sınırında demiryollarının yanında bir kulübesi varmış, yağ isteyenlerin oraya kadar 2 günlük mesafeyi alması, cimri ihtiyarla pazarlık etmesi ve 2 günde geri dönmesi gerekirmiş. Bu yolda paslanıp hareketsizliğe yenik düşen, devreleri çürüyen çok robot olmuş, ama onda acıma yokmuş. Robotlar çürüse yenileri sürülürmüş ve her zaman para getirirlermiş, onun için önemli olan da buymuş.
    Bir zamanlar bir kral olan robot da haftalardır makine yağının açlığını çekiyormuş, oraya geldiği ilk gün karşılaştığı - birbirine sarılarak paslanmış - iki robotun parçalarından yaptığı bançoyu çalıp para kazanmaya çalışırmış. Onun müziğini beğenen çok olurmuş ama sadece yeni gelenlerde buna harcayacak para bulunurmuş ve son kafile gelmesi gerekenden 2 ay geçmesine rağmen hala gelmemiş. Cebinde 3 altın varmış ama gelişmiş bir robot olduğundan eklem yerleri bununla yetinemezmiş. Belki ihtiyara çalacağım parçalar onu neşelendirir, belki bana birkaç damla daha verir, diye düşünmüş. Zaten birkaç gün daha burada kalırsa yolculuğu kaldıramayacak kadar yorgun olmaktan korkuyormuş. Böylece bançosuyla ve bir robotun gövde ön parçasını bükerek yaptığı garip şapkasıyla raylar üzerinde boş duran bir * e atlayıp ihtiyarın yolunu tutmuş. Yolda dönen birkaç kişiye rastlamış, onlara banço çalıp belki biraz daha altın kazanırım diye düşünmüş. Ama dönenler bu sefer eklemlerini kıpırdatamamanın zorluğuyla değil, parasızlığın çaresizliğiyle bakmışlar ona. Ne yapsın, cebindeki üç altınıyla iki gün sonra ihtiyarın karşısına çıkmış robot.
    Bulutlara bakmaktaymış yaşlı robot, yağmur yağacak, diye düşünmüş, paslanan çok olur, altınlara yer açmalı. Kulübesinin önündeki sallanan sandalyesini gıcırdatarak sallanırken kendisine yaklaşan robotun ayak seslerini duymuş. Onu hatırlamış, seneler önce ülkesinin kralı olduğunu düşünmüş, ama daha sonra aklına gelmiş, buranın tek kralı kendisiymiş. Yanındaki masanın üstünde saymaya çalıştığı altınları aceleyle çekmeceye tıkmış, sandalyesinde doğrulup robotu süzmüş. Yanına başını önüne eğip gelip robot ona fazla altını olmadığını, yağa çok ihtiyacı olduğunu söylemiş, elindeki üç altını ona vererek tüm eklemleri için yağ istemiş. ihtiyar birden gülmeye başlamış, altınları alıp kolunu yağlamış, sonra gülerek yerine dönmüş. Robot hak ettiğininden az yağ aldığını görünce birden aklını kaçırmış, ihtiyarın üstüne atlamış. Yağ tenekesi için kavga etmeye başlamışlar, yaşlı robot daha çevikmiş, onu devirmekte hiç zorlanmamış. Birden yağmur bastırmış, o an robotun aklına bi fikir gelmiş. Kendisi daha dayanıklı bir robotmuş, yani belki ihtiyarı yağmura yönlendirirse, kulübenin önüne çıkmış robot, bir ders vermek isteyen ihtiyarda hemen atlamış. Robot kaçarken ihtiyar kovalamış, ama çok geçmeden her yeri gıcırdamaya başlamış, boyası dökülmüş, üstü ağırlaşmış, kendini taşıyamaz olmuş. Ve orda öylece kalakalmış. Bizim robot hemen kulübenin verandasının altına koşmuş, yağmuru yağlanarak ve uyuyarak geçirmiş. Uyandığında ihtiyarın dışarıda çökmüş vaziyette yattığını görmüş, ve o an farkına varmış, içeride variller dolusu yağ, masada yüzlerce altın ihtiyarınmış ve ihtiyar artık yokmuş.
    Bir hafta sonra gelenler ihtiyar yerine bizim robotu görünce şaşırmışlar. Robot ihtiyarın bi tatile çıktığını, kendisinin onun yerine orada oturduğunu söylemiş. Her bir damla için bir altın almış, parası olmayanları kovmuş, dilenenlere sataşmış. Seneler sonra aksi bir ihtiyar olarak hurdalığa bırakılmış. *
    1 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük