Emre aydın'ı her dinleyişte istesem de istemesem de aklıma gelen... acıtır mı canımı bilemediğimden yazdıklarını artık takip etmediğim yazar arkadaşım.
çıkardığın her anlama bir ekle, beş çıkar, kalan neyse artık...
çağıran bir şeyler var olsa da çoğu zaman uzak şehirlerde beni
asıl gerçek sanıp yerimden kımıldamam "o sert gülüşlerde bana ait bir şeyler var" sanışımdandı
sen hep olduğun gibi kalacaksın biliyorum, öyle kal dememe gerek yok o yüzden;
ama yine de
sakın!
"kimse için de değişeyim deme" demeden olmayacak...
nasıl olsa ben ufacık bir misafirdim şehrinde
o yüzden diz çökmene de gerek yok değiştirmek için anlamını bende
nasıl olsa ben yazdım, ben bozmalıyım yüklediğim anlamları, değil mi?
sen, hareket vakti gelince olması gerektiği gibi bir el sallarsın yeter...
yetmeli...
geç kalmış bir açıklama, belki bir o kadar da gereksiz ama
her şeye geç kalmıyor muyuz zaten,
neyse;
bildiğine inandım filmlerden kırptığım zamanımın manasını
bilememişsin o ayrı da
eksik kalmıştı zaten bu tanım da çoğu şey gibi...
o zamanlardan ötede;
sen; siyah beyaz bir film gibiydin, herkes uyurken izlediğim
şimdiyse gazoz_kapagi sadece, yine yeniden...
o değil de tam karsıya geçerken bıraktığın ellerle "iyi ki varsın etinle kemiğinle o uzak şehirlerde" diye yazmak istedim. Esas konuya gelince; arayıp sormasam da unuttum seni sanma sakın, doğum günün kutlu olsun, keltoş prense sevgilerle...