her alevinin deneyimlediği acı tecrübeler gibi onlarda bundan nasibini almıştır. şöyle ki;
arkadaşımın almak istediği bir araba vardır, araba'nın sahibi ise nusayri olan öğretmen bir kadın. bir de hataylı olan ev arkadaşım vardır ki, bu yazıyı yazma sebebini verdiren insanlık müsvettesidir kendisi.
yemek yediğimiz bir gün sohbet almak istediği araba hakkında devam etti. aracın boyası değişeni var mıymış, o fiyat çok pahalı mıymış, kaç kilometredeymiş, nasıl kullanmış iyi bakmış mı arabasına, araç sahibi kimmiş derken işte o araç sahibi kısmından sohbet devam etti. zaten küçük bir ilçe olduğu için yakınen tanımasa bile insanların sima olarak tanıdığı bir yer olduğu için araya ticaret alım-satım girince kimin ne olduğu hakkında daha çok bilgi edinmeniz kaçınılmaz. her neyse, bu kızın nusayri olduğunu öğrenen leş kargası hataylı olan diğer arkadaşımda arabanın sahibi kızın hataylı olduğunu, yetmeyip nusayrilerden olduğunu duyunca gözleri dönmüş. ne alaka diye sorduğumdaysa anlatan arkadaşım bana, nusayrilerin çok geniş bir mezhebi olduğunu, çok rahat bir yaşam tarzı olduğunu, o yüzden hataylı olan leş kargasının onları daha iyi tanıdığını (!), kaba tabirle yatıp kalktığının haddi hesabı olmadığını anlatmaya çalışıyorlar.
kulaklarım bunları işitirken içten içe küfür ediyorum. nusayri olduğum için mi ? hayır. belli bir yaşa gelmiş, azıcıkta olsa mürekkep yalamış insanlarla aynı lokmayı paylaştığım için ve hala bu kafada bir ön yargıyla nesillerine nesil ekledikleri için, attıkları çamurun lekesi silinmeden başka bir yenisiyle pislettikleri için onlara da, elimden fazlası gelmediği için kendime de, hayata da lanet edip küfrediyorum.