ötekileştirilmek . isimleri Yorgo, Rita, Viktor Bu topraklarda doğanlar, bu topraklarda yaşayanlar ve yine bu topraklara gömülenler. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşılar. Sayıları 150 bini aşıyor. Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler, 1922 yılında imzalanan Lozan Antlaşması yla azınlık statüsüne alındılar. Lozan la azınlıklar cemaatleşebilme, kendi okullarını, hastanelerini, vakıflarını açabilme hakkına sahip oldular.
Ancak diğer gayri Müslimler bu haklardan faydalanamadılar. Süryaniler, Nasuriler, Keldaniler, kendi dilleri ve kültürleriyle eğitim yapma haklarına sahip olamadılar. Ama hiçbiri de resmi olarak kendi dini inançlarını yerine getirirken engellerle karşılaşmadılar.
Bir de artık bugün çoğu kesimin marjinal olarak gördüğü azınlık gruplar var. Sayıları artık parmakla sayılacak kadar az olan Yezidiler, Yehova Şahitleri ve üç bin kadar Bahai. Yehova Şahitleri Hıristiyanlığın, Bahaîler ise Müslümanlığın uçlarında görülüyorlar
ismi inancı dini ya da dili ne olursa olsun, ister Süryani, ister Rum Ortodoks ya da Bahaî olsun çoğunluktan olmadıkları için öteki oluyorlar. Ötekileştirilmek için her şey daha isimde başlıyor, ismi kimliğini ele veriyor.
ismini söylemek ne yazık ki pek çok azınlık için kimliğini ele vermek, yani ötekileştirilmek anlamına geliyor. Ama pek çok azınlık çoğunluktan olmadığını daha küçük yaşlarda öğreniyor.
Lozan la azınlık statüsüne alınan Rum, Ermeni ve Yahudiler kendi okullarına gidiyor ve kendi dillerinde eğitim alıyorlar. Eğer isterlerse Türk okullarına da gidebiliyorlar. Ancak hem dillerini öğrenmek hem de kültürlerini koruyabilmek için bunu pek tercih etmiyorlar. Ve bir ilkokul öğrencisi Rum, Ermeni, Yahudi her gün okula Ne Mutlu Türküm Diyene diyerek başlıyor.
ilköğretimden mezun olan Andrea, Belinda ya da Gila bu kez de Türk vatandaşı birer genç olarak liseye gidiyorlar. işte burası Rum Zoğrafyan Lisesi. Eskiden sadece erkeklerin gittiği bu lise istanbul daki Rumların sayısıyla birlikte öğrenci sayısı da azalınca karma hale geldi. Artık kızlarla erkeklerin birlikte öğrenim görmesine rağmen yine de öğrenci sayısı 55 i geçmiyor. Üst sınıflarda ise ancak birkaç öğrenci yer alıyor. Lisede bir Türk bir de Rum müdür var. Coğrafya ve tarih derslerini Türkçe görüyorlar. Ayrıca Türkçe zorunlu ders. Onun dışındaki dersleri Rumca görüyorlar. Din derslerinde ise Hıristiyanlığın temel ilkeleri okutuluyor. Ama eskiden olduğu gibi bugün de onların en çok kafasını karıştıran tarih dersleri oluyor.
Aslına bakarsanız onlar yine de şanslı sayılır. Çünkü en azından kendi dillerinde eğitim alıp kültürlerini koruyabiliyor ve yaşayabiliyorlar. Lozan dışında kalanlarınsa en büyük sorunu din ve dil eğitimi. Kendi okullarını açamadıklarından yok olmaktan, çoğunluğun içinde eriyip gitmekten korkuyorlar.
Liseden mezun olan bir azınlık vatandaşı imkânı olan her Türk vatandaşı gibi üniversiteye gidiyor, meslek sahibi oluyor. Ancak birkaç farkla Her Türk vatandaşı gibi, vergi veriyor askere gidiyorlar ama meslek seçiminde çok da özgür değiller. Çoğunluk olan Müslüman Türk vatandaşları istediği mesleği seçmekte özgürken aynı şeyi bir azınlık genci için söylemek pek mümkün değil. Kanunen bir sakıncası olmamakla birlikte uygulamada azınlık Türk vatandaşları yüksek rütbeli subay, polis, kaymakam, diplomat olamıyorlar.
Aslına bakarsanız azınlıkların mülkiyeye, askeriyeye girememesinin kanunen hiçbir sakıncası yok. Ama kimse bu durumu açıklayamıyor. işte bu yüzden de Hrant Dink gibi pek çok Rum un, Ermeni nin, Yahudi nin askerliklerinde anılarındaçavuş olamamak en önemli hatıra olarak kalıyor.
işin ilginç yanı kimileri azınlık olmaktan şikâyet ediyor, kimileri de azınlık bile olamamaktan. Zira bu şekilde neredeyse yok sayıldıklarını düşünüyorlar:
Türkiye de yaklaşık 15 bin Süryani yaşıyor. Büyük çoğunluğu istanbul da ama anavatanları Mardin olarak biliniyor. Mardin hala şarapçılık ve zanaat buradaki birkaç Süryani aileden soruluyor Deyrulzefaran Manastırı ise sadece Türkiye deki Süryaniler için değil tüm dünyadaki Süryaniler için bir merkez konumunda.
Yoksul Süryani çocuklarına da ev sahipliği yapan Deyrulzeferan daki çocuklar bir yandan Türk okullarında gidiyorlar bir yandan da burada dini eğitimlerini alıyorlar
Mardin sadece Süryaniler için değil başka azınlıklar için de bir merkez konumunda. Nusaybin yakınlarındaki Celis köyü hala pek çok yezidi için başka topraklarda da doğulsa buraya göçülecek ve gömülecek bir yer. Dünyanın neresinde olursa olsun hala pek çok yezidi buraya peşiman denilen din adamlarının yanına gömülüyorlar
Türkiye de yaklaşık 40 bin Ermeni, 25 bin Yahudi, 3 bin beş yüz Rum,
15 bin Süryani yaşıyor. Keldani, Nasuri, Yezidi, Bahaî gibi diğer Hıristiyan ve Müslüman azınlıkların sayısı ise üç-beş bini geçemiyor. isimleri, dinleri, dilleri farklı da olsa bu topraklarda birer Türk vatandaşı olarak doğuyor ve büyüyorlar. Çocukluklarında öteki olmamak için isimlerini söylemekten çekiniyorlar, büyüdüklerinde öteki oldukları için vatan saydıkları toprakların polisi, askeri, diplomatı olamıyorlar. Öteki kelimesiyle ilkokulda tanışıyorlar, geri kalan hayatlarını ise gâvur kelimesinin gölgesinde yaşıyorlar.
kaynak: deyrulfeyzen dergisi.