erkeklerde askere gidince görülen; dönünce evlenelim nalan sendromun bir benzeridir.
şöyle düşünelim;
hatun kişi akşam 7'ye kadar, cumartesileri de dahil olmak üzere çalışıyordur.
aynı şekilde er kişi de herhangi bir işte akşam 6'da çıkmak sureti ile çalışıyordur.
hatun kişi evine saat 8'de varır.
ailesi ile kaldığından, eve girer, yemek yapımına ve masa'ya sonrasında bulaşık yıkama seansına ve kahve yapma aktivitesine girişir.
hemen akabinde de, anne baba arzusuna göre çayı demlemekle sorumludur.
ha bir de, ertesi gün giyeceği gömlek ve pantolonu ütülümek ve duş almak da gerek tabi.
velhasıl er kişi bunların tümünden muaf, hazır masaya oturmak,
anne tarafından ütülenmiş gömleği giymek ve çay demlenirse içmek aktivitelerine katılır.
saçlar da kısa olduğundan, duş alsa da saç kurutma sorunu yoktur.
tüm bu günlük aktiviteler doğrultusunda, er kişi, kızımıza ''buluşalım laaaa'' dediğinde, daima(maç dışında tabi) müsaittir.
ama kızımızın 1.'si; elalem ne der baskısı vardır.
belli bir yaş'a kadar kız çocukları ''küçüksün erken gel'' sözleriyle,
belli bir yaştan sonra da ''gelinlik kızsın geç gelme'' sorunu ile baş ederler.
tabi er kişi yine muaf...
neyse efendim, buluşulur, şudur budur...
cinsellik boyutu olan bir ilişkiyse, sevişmek için cumartesi gecesi kollanmak zorundadır.
saçmalığa gel...
tabi er kişi istediği vakit ''ben bu gece gelmicem anne!'' diyebilir.
ancak dişi'nin bunu söyleme olasılığı. standart türk ailesi tipinde, yok denecek kadar az'dır.
bu yüzden de, hatun kişi her şeye vakit ayırma sıkıntısından sıkılır ve evlenelim der.
yoksa beraber yaşayabiliyor olsa, inan ki o da tercih etmez ama,
çok övündüğümüz, kutsal türk ailesi müessemiz, tüm bu saçma baskıları yalnızca ama yalnızca, kız çocuğumuza uygular.