yayın hayatına 2007'nin sonbahar günlerinde başlamış, 2008'in sonbaharına kadar efsane günlerini yaşamış sözlük. ege için akçay ne ise sözlükler alemi için bu sözlük de oydu. akçay'ın turist potansiyeli bellidir, ya o yörenin yerlisi ya da belli bir kültür birikimini kendinde oturtmuş, tatili kafa dinlemek, eş dost ile sohbet edip iki muhabbetin belini kırarken ince belli çayından yudumlamak, ciğerlerine deniz havasını sonuna kadar doldururken sakinlikte huzur bulmak isteyen turistler gider akçaya. ne bodrumun metropolitan yapısı ne de marmarisin keşmekeşliği vardır akçay'a... bu sözlük de böyleydi işte. bir çoğu 30'lu yaşlarını devirmiş her biri hayattan farklı manalar çıkarabilen, pek çok alanda kendini geliştirmiş kaliteli bir moderasyon ekibinin yönetiminde gencecik beyinleri aydınlık yarınlar için fikir üreten gençlerin kaynaştığı bir ortamdı. adı gibi gerçekten de konular özgürce tartışılabiliyordu bu sözlükte. ben kürt sorununun, derin devletin, 28 şubatın ve daha bir çok konunun bırakın demokratik açılımı, ergenekon soruşturmasını basın tarafından dile getirilmesini ortada hiç bir haber ya da gündem maddesi yokken bu sözlükte enine boyuna dolu dolu tartışıldığını çok iyi hatırlıyorum. hem de tek perspektiften değil. bir yanda ülkü ocaklarından gelme bir yazar, karşısında dhkp-c için hapis yatmayı göze almış bir devrimci, onun yanında kürt ve şeriat destekçisi bir yazar ve üzerine sos niyetine demokratlar ve kemalistler. ama asla kakafoniye ya da laf salatasına yer yoktu. herkes ortaya koyduğu görüşünü temellendirmek zorundaydı. karşısındakine saldırmak gayesinde olmadan herkes sözlüğün ismi gibi özgürce içini dökebiliyor ve tartışılan konuyu aydınlatmaya çalışıyordu.
sözlüğün bir de radyosu vardı şüphesiz... yukarıda belirttiğim kel alaka görüşten onlarca insan kaliteli müziğin ve sohbetin etrafında buluşur sabahlara kadar hoş vakit geçirirdi. gerçekten kaliteli programlar oluyordu bu sözlüğün radyosunda. geniş thm/tsm repertuarına sahip yazarların programlarıyla anadolu kültürü yaşatılırken world müzik programlarıyla dünyayı turlamaya kadar giden geniş bir müzikal yelpazesi vardı yayınların.. chill out müzik yayınlanan programlardan klasik müzik programlarına, bir çok farklı müzik tarzını seven dinleyicilere hitap eden yayınlar yapılıyordu. hatta bazı yazarlar eline gitarını alıp canlı performanslarını sergiliyordu.. radyo da sözlük gibi özgürdü...
miles davis'in bir sözü vardır, müzik kolaydı insanlar onu zorlaştırdı diye. aslında sözlük çok güzeldi ama insanlar onu kirletti. bir takım kimseler küçük hesapların peşine düştüler ve sözlük gerçekten içinden çıkılamaz yönetilemez bir hale geldi. bunun üzerine admin imhotep sözlüğü kapama fikrini aldı. yerinde de bir fikirdi. ama tek isteğimiz entrylerimizin kaybolmamasıydı. o zamanalr kaybolmadı da. eski entryler çeşitli hostlarda saklandı. işte tam bu noktada kendime kızıyorum ve kendimi affedemiyorum. yaklaşık 2.500 entrym vardı ve ben hiçbirini yedeklemediğim için birden o entrylerimin hepsi bahsettiğim hostların tek tek kapanmasıyla uçup gitti. Uludağ sözlükte paylaşmış olduklarımdan daha fazlasını belki de daha ciddi bir uslupla yazmış olduğum bir kitap gibiydi benim için o eski özgür sözlük...
daha sonra 2009 senesinde imhotep sözlüğü yeni bir moderasyonla aynı isimle sil baştan açtıysa da eski özgür sözlüğün ne tadı ne de kalitesi yeni sözlükte yakalanamadı.bu sözlük de zaten 6-7 ay ancak dayanabildi. selefinin başarısının yanına bile yaklaşamadı...
ben ilk özgür sözlükte 1 yılı aşkın bir süre yöneticilik de yaptım radyosunda djlik de. hala daha unutamadığım bir ortamdı. 5 yıl geride kaldıysa da o günler düşündüğümde bugün yaşanmış gibi sanki.
ne güzel sözlüktün sen özgür sözlük. ama son kadehte keşke tarih olmasaydın!