Sevgili Hypatia Az sonra sunağın önüne doğru yerlerde sürükleyeceğiz seni. Sunağın önüne geldiğinde acın daha da büyüyecek her yer kararacak bir ışık dahi bulamayacaksın çevrende.Diz çökeceksin,yalvaracaksın erkeğe,yalvaracaksın bize.Ama hayır! Sen bunu yapmayacaksın biliyorum Hypatia. Yapmaman, boyun eğmemen başkaldırıların en büyüğü olacak; Erkeğe, iktidara,rahiplere,tanrıya.
Ahh! güzel Hypatia
Ölmelisin sen Ölmelisin sen, ölüp toprağa ait olduğun yere dönmelisin..Dünyanın düzeni böyle kalmalı.Tanrının erkekleri olarak varlığımızı sürdürmeliyiz biz Midye kabuklarıyla etini kemiklerinden ayırmalıyız,vücudunu parça parça etmeliyiz bir daha bütünleşmemesi adına Öl Hypatia Öl
Nasıl tanımlamalı Hypatiayı? Modern tarihin tanımladığı biçimiyle bir astronom, bir matematikçi ya da bir bilim insanı olarak mı? Yeterlimi bu tanımlamalar ona yoksa öne çıkartılması gereken nokta kadın kimliğiyle yapmak istedikleri mi? Hiçbirini yazmak gelmiyor içimden.Hypatia karşısındaki aciziyetim,düşünsel mahkumiyetim, bütün yazmak istediklerimin önüne geçiyor.Hissetmek istiyorum tarihini onun.Öyle ağır basıyor ki bu hissiyatlar.Hayalgücümle buluşturmam gerektiğine inanıyorum.Zamanda bir yolculuk yapıp uzaklara Grek iskenderiyesine gitmek,4. yüzyılda onunla beraber doğmak,büyümek çocukluk hayallerini paylaşmak,oyunlar oynamak düşsel avuntularda Babası Theonla birlikte sonsuz göklere uzanıp fikir çatıştırmak,uzayın derinliklerinde evrene bir merkez aramak.kiliseye rağmen fikirlerimden vazgeçmemek.Sonra onunla beraber ölüme gitmek O da böyle yapmadı mı?
Her yönüyle erilleşmiş bir toplumda bir Pagan kızı olarak dünyaya geldi. Hıristiyanlığın giderek yaygınlaştığı dünyada büyük çatışmalara gebe bir toplumun içerisinde genç bir kadındı. Diğer filozoflar gibi hakikatin peşindeydi,biraz Platondan,biraz Ptolemyden etkilenmişti ve yeni fikirler üretiyordu.Büyük bir filozoftu,genç yaşından itibaren halkın ilgisini çekmeyi başarmıştı.iskenderiye de kadınların eğitim dahi almasının yasak olduğu dönemlerde erkek öğrencilerine eğitim veriyordu.Hakikat arayışına dahil ediyordu tüm toplumsal mekanizmayı.
Başarısının sırrı erkekten uzak duruşu olarak niteleniyordu.Hiç evlenmediği rivayet edilir Hypatianın.Bir seferinde soylulardan birinin evlenme teklifine Regl dönemine ait kana bulanmış bir bezle cevap verir.Kadının toprağa bağlılığını hatırlatmak üzerine yapmıştır bunu.Her ay doğadan alıp doğaya verdiğine dair.Kadın doğaya aittir,onun bir parçasıdır.Doğadan kopuk bir eril zihniyet kadının köleliğidir sadece.Gelen bu soyluteklifi reddedip bilime adamıştır kendini.
Felsefik duruşuna kadının sezgileri ve doğaya bağlılığı,evrenle bütünleşme hali eklenince büyük düşünce biçimi de kaçınılmazdı.Yıllardır ikna olunan ve kilise tarafından da kabul edilen dünya merkezli evren anlayışına açtığı savaş artık evrenin merkezine güneşi yerleştirmişti.Uzun süren yoğunlaşmaları sonucu böyle bir karara vardı.Merkezde dünya değil güneş olmalıydı.Vahşice öldürülene kadar da bu düşüncesi sürdü.Ölmesinden yüzyıllar sonra bu düşünce Kepler tarafından ortaya atıldı ve evrensel gerçeklik olarak kabul gördü.
Dönemin eril iktidar anlayışı olan din olgusu ve onun rahmi olan kiliseler kabullenemedi bu durumu.Nasıl olurda Bir kadın Erkeklere akıl vermeye kalkardı.Sümer rahip devletlerinde örülmeye başlanan anlayışlara tersti bu durum.Kadın erkeğin karşısında sadece bir eş olabilirdi konuşma hakkı dahi yoktu oysaki.Tanrının kendisi böyle buyurmuştu.kadın erkek için vardı sadece.
Hypatianın kadın özgücüne dayanan bu duruşunu kirli tarihin hiçbir tozlu,eril yaprağında bulmak pek mümkün değil.Yaşam duruşuyla,düşünce biçimiyle büyük boyutlu bir erkeğe karşı duruş sembolüdür aslında.O dönemde toplumun önüne konulan tepsideki meyveleri yemeği reddederek büyük bir direniş sağlamıştır.Bunu doğal toplumun ahlaki,politik değerlerine özlem olarak ta yorumlayabiliriz.Bilim ilk olarak kadın öncülüğünde toplumun yararına kullanılmıştır.Sonrasında toplumkırımı başlatan eril zihniyet tüm diğer kavramlar gibi bunu da kirletmiştir.Hypatia somutunda tekrar o döneme özlem somutlaşmıştır.Hypatia bir arayıştır
Kısa ömrüne bunları sığdırdıktan sonra dönemin baş rahibi Cyril tarafından hedef gösterilerek cadı ilan edilmiştir.Cyril aslında bir birey değil eril zihniyetin en büyük temsilcisidir.Mitolojik bir karakter gibidir.Marduk,Enki gibi Nitekim Hypatianın sonuda bu tanrıların savaştığı Tiamat-inanna gibi olmuştur.Her kaybeden kadın gibi vücutları parça parça edilmiştir.Parça parça edilen kadınlar değil toplumun kendisidir aslında.Hypatiadan günümüze ne değişti? "