Umarım bu rubaileri daha önce yazılmamıştır 9 sayfanın hepsine bakamasam da yarısına baktım burada olanları yazmıcam haliyle, Semerkant daki tüm rubailerini bir deftere not etmiştim vakti zamanında, o sıralar da bir hayli araştırıp baya bir rubaisine sahip olmuştum kendilerinin, öyleyse zaman paylaşma zamanıdır efenim. ha bu arada unutulmamalıdır ki, bu rubailer çevirmedir, orjinal dilinde olmamasına rağmen bu kadar tat verebiliyorsa, Hayyam'ın aştığı aşikardir.
Hiç, hiç bir şey bilmiyorlar, bilmek istemiyorlar
Şu cahillere bak, dünyaya egemen onlar,
Onlardan değilsen eğer, sana kafir derler,
Onlara aldırma Hayyam, yoluna devam et !
Zaman zaman bu dünyada bir adam kalkar,
Şişinerek: işte buradayım ! der.
Kısa bir düş boyunca sürer zaferi,
Ölüm gelmiştir bile ve: işte buradayım ! der.
Hayyam, yalnızdın sevgilinin yanında !
Şimdi gitti, artık ona sığınabilirsin.
Denizde boğulan su damlacığı,
Toprakta eriyen toz zerreciği,
Bu dünyadan geçişimiz nedir ki ?
Değersiz bir böcek,
Bir göründü, bir yok oldu.
Ayağa kalk, uyumak için
Önümüzde sonsuzluk var !
Rengarenk dünyada bir adam gezer,
ne zengin, ne fakir, ne mümin, ne zındık,
hiçbir gerçeğe dalkavukluk etmez,
hiçbir yasağı tanımaz...
Bu alacalı dünyada kimdir bu adam, cesur ve üzgün?
Oyunu oynayan Tanrı, bizlerse dama taşı!
işin doğrusu bu, gerisi laf-ı güzaf
Onun için dünya dama tahtası, bizler birer oyuncak
bıkar sonunda, salıverir hiçliğin kuyusuna!
Mey, yanakların kadar pembe olsun
Sıkıntım da saçının kıvrımları kadar hafif
Son olarak şöyle bir sözün sahibidir de; huzur bulsun ahiretin kara sessizliğindeki insan!