insanoğlu'nun aklının alamayacağı pek çok şey vardır. hani uzayın hacmi mesela. hatta bazen felsefenin yorumlamakta zorlandığı şeyler. ya içeride ya dışarıda olmak, bardağın yarısının dolu veya boş olması gibi. benim de bazı şeyleri aklım almıyor. düşünürken zorlanıyorum. felsefik de olamıyorum. mesela ben, sen, o ve biz, siz, onlar dışında kişi zamiri yok, yaratamıyoruz. yaratabilir miyim diye düşündüm de... yaramaz.
delikli paspas mafyası olacağım bugünden sonra. hani minibüslerdeki delikli olan paspaslar. içine bozuk paraların düşüp bir daha alınamadığı paspaslar. her gün yedi minibüse binsem her gün her minibüste on kişi bir ytl düşürse o paspaslara... çünkü düşüren bir daha alamıyor o paspaslardan parasını. resmen para yutmak için tasarlanmış.
daha önce yazdığım yazılardan birinde karayollarının iyi bir nüfus kontrol yöntemi olduğunu söylemiştim, saçmalamıştım yani. ama buna benzer bir saçmalamayı sevgili melih gökçek yaşattı bize. ben "karayolları insanları öldürerek nüfusu kontrol altına alıyor" demiştim. melih gökçek de su sorununu çözmek için insanlara "tatile gidin" ve "iki gün duş alıp bir gün başınızı yıkayın" dedi. hayallerim gerçek oluyor zamanla.
klavyemde bazı harflerin yan yana olması öyle sinirlerimi bozuyor ki... ulan "ş" harfi ve "l" harfi yan yana konur mu? azıcık hızlı yazmaya kalksam hatlar karışıyor. hayatımı yalıyorum şu an. işte yalamak ve yaşamak birbirine giriyor. allahtan şu ana kadar kimseye msn messenger üzerinden "çok yaşa" demek zorunda kalmadım. çok yala...
acer ve asus marka bilgisayarları aynı mağazalarda barındırmamalılar. hadi barındırdılar diyelim kesinlikle yan yana koymamalılar. ikisini yan yana koydukları için çok kere kelimeleri birbirine sokup "acur" demişimdir. tabi mağaza görevlisi ne dediğimi anlamamıştır.
klavyede yazacaklarını asla hızlı yazmayın tekrar söylüyorum. "anan çavuraya" (anan çağırıyor) cümlesini "anan vacuraya" şeklinde yazabilirsiniz. kelime hazneniz genişler orası ayrı. dilinize "vacuramak" diye yeni bir fiil katılmış olur.
yayları aşırı bozuk bir yatakta yatıyorsanız yatağa kulağınızı dayadığınızda karın gurultunuzun frekansını hesaplayabilirsiniz. kulağınızı dayayın, "drıınnnzzz" sesi gelecektir yaylardan. gurultunun o sese dönüşmesi de ne gariptir.
lisedeyken kendisine "yes sir" diyen öğrencisine "terbiyesiz, sen bana nasıl sir dersin" diyen bir hocam vardı. o nasıl bir yaklaşım öyle?
fevkaladenin fevk'i varsa lades'i de vardır. bülent ersoy'la ladesine bile tutuşurum buna dair. fevkaladenin lades'inde şahane. haelkin rızası divanın deyimiyle.