yıllarca bir şarkıyı dinlemenin beni dünyada en mutlu eden şey olduğunu düşündüm. sıkılmadan yaptığım nadir şeylerden birisiydi, öyle ki 10 yıldır dinleyip sıkılmadığım şarkılar var hala dolusuyla. ama bir şarkıyı dinleyememenin keyfini unutmuştum. yolda giderken iki tuş ile istediğim şeye ulaşamamak da en az ulaşmak kadar keyif veriyormuş. üzüyor da aynı zamanda, neden dinleyemiyorum diye düşünüyorum, suratımda salak bir gülümseme ile. gülümsüyorum, çünkü biliyorum şarkıyı, kafamın içinde en güzel gitarları, hiç duyulmayan el çırpmaları duyuyorum. bir anda aynı şeylerin, bire bir aynı hislerin belli başlı duygularda da kendisini gösterdiğini farkediyorum. dinleyememek, görmemek, duymamak hiç önemli değil. o şarkının, benim tarafımdan dinlenmek isteyip istemeyeceği aklımın ucundan geçmiyor. bütün bu duyguların, patlamaların toplamına o herkesin koyduğu 3 harfli ismi koymuyorum. alfabedeki 29 harfin, 10 rakamın bütün kombinasyonlarının hissettiklerimi açıklamaya yetmeyeceğini biliyorum. aslında bir şarkıya da bir kuşa da bir insana da duyduğun hislerin hepsinin birbirinin aynısı olduğunu biliyorum.