kelimelere dökülmesi güç, anlatılmak isteneni karşıdaki kişinin layıgıyla anlamasını saglamakta imkansızlık yaratan oldukça bugulu hislerdir. histen öte, bir 'an' da olabilir. toparlanmamış halde bulunurlar ki toparlayabilmek için çogu zaman kişinin kendi çabası yetmez, karşıdakinin de bu hissi yaşamış olması gerekir. şu anki açıklamam dahi, örneklendirmedigim sürece bu ifadesiz hislere dahil olacak gibi görünüyor.
kişinin deja vu yaşadıgını sandıgı bir andaki kareyi tekrar gözünde canlandırması ve bunu yinelemesi, ''yok yahu uydurdum galiba ilk defa yaşıyorum bunu'' demesine yol açar. çünkü o bir anlık bir silkinmedir. bir kitabı okurken bir paragrafı daha once okudugumuzun ayırdına varırız diyelim ya da öyle sanırız. çevresindeki objelerin oldukça flu göründügü geçmişten bir sahneye saliselik bir seyahat yaşarız. ama o paragrafı başa alıp okudugumuzda, o sırada bulunulan ana çoktan geri dönülmüş ve ortama tekrar uyum saglanmış oldugundan aynı etkiyi yaşayamaz ve az onceki duygunun aslında bir yanılmasama, kendini inandırma oldugu kanaatine varırız. o fluluk kaybolur ve garip bir şekilde özlenir.
söz konusu tespit(imsi), tarifi tam yapılamayan bir duyguyu anlatıyor ve ne kadar kasılırsa kasılsın dogru ve vurucu cümlelerle somut kılınamadıgından kişi çileden çıkıyor. bu noktada, aynı hissi yaşamış biri ''evet evet bana da oluyor o'' dediginde, duygusunu anlatmaya çabalayan zavallı parmak şıklatarak ''heh sen çok yaşa'' deyip büyük bir ferahlama yaşıyor.