metroların insanları mutsuzlaştırması

entry1 galeri
    1.
  1. yeni nesillerde değil ama 92 öncesi doğanlarda vardır böyle bir durum. neden yeni nesillerde yok çünkü hiç yalnız gezmiyorlar. hem onlar başka bir şey lan adamlar cafeye buluşmaya gidip telefondan kafayı hiç kafayı kaldırmadan tekrar eve gidiyorlar benim aklım ermiyor onlara.

    başlıkta belirttiğim metrolarda mutsuzluk tribinin temelini teoman "o" klibiyle atmıştır. belki bilmezsiniz ama teoman metroda mutsuz olan ilk insandır. hemde kulaklıksız. geçenlerde istasyonda telefonla konuşurken şen şakrak olan kız; metroya bindikten sonra suçluları aklamaya çalışan vicdanlı avukatlara döndü. bütün o pollyanna tripleri bitmişti kızda. istasyondaki mutlu olan etrafını ışıl aydınlatan kız, metroda cama kafasını dayamış şekilde duruyordu. sanki yaşamıyor, sadece nefes alıyordu. metrolarda yalnızların tek iletişim kurduğu şey camdaki yansımaları galiba. eskiden körüklü otobüslerde bu durumlar için, otobüsün egzozunu otobüs içinden geçirilerek yalnızların sıcak ve yuvarlak hatlı şeylere sarılma ihtiyaçlarını gideriyorlardı. (eğer böyle değilse ağır sapıkmışım ben) bir keresinde de okuldan kaçtığımız gün, bizimle gelen kızın adet gününe denk gelmişti kız kültürparktan setbaşına kadar koala yapışıp gibi bırakmamıştı egzozu.

    asosyallerin metro durumları farklıdır onlar zaten genelde mutsuzlardır metro gibi kalabalık mecralara girince kafalarından o kadar çok şey geçer ki mutsuz oldukları akıllarına bile gelmez. onlar kimseye bakmayayım asıldı sanılmasın, kimseye yaklaşmayayım fortladı sanılmasın, elimdeki çantayı yere koymayayım şüpheli paket sanılmasın gibi anlık kurallar koyup onları uygularlar. yine birgün metroda asosyalizm kurallarıyla yolculuk ederken; telefonuma kurduktan bir hafta sonra sildiğim facebook uygulamasından bildirim geldi. heyecanlandım, o an birilerinin bana ihtiyacı vardı birileri benden umudu kesmemişti, birilerine göre hala nabzım atıyordu açtım baktım; veysel seni çete savaşı oynamaya davet etti. ya veysel senin ben sosyalleşmeni sikeyim. altı kere bıçaklanmış, yüz kere tövbe etmiş, aylarca ceza evinde yatmış adamsın hala kiminle neyin savaşını yapıyorsun. seninle beni yanyana gördüler diye 14 senedir geçemediğim cadde var lan benim. hala utanmadan beni nasıl kavgana çağırıyorsun? geliyorum lan rakip çete beklesin bir metro adam yığacağım önlerine yeter ki güzergahta olsunlar.

    hala mesaj geliyor metroya her tek başına binen kişi pişmiş kelle gibi sırıtsın mı? diyorlar.

    sırıtmak mutluluk mu lan?

    nedir mutluluk bilen var mı?

    bu da tartışılmalı eleştirilmeli. mutsuzluğa gelince herkes tecrübelerle biliyor ama mutluluk denilince çıt yok.

    şimdi burda size mutluluğun 3D tanımını yapsam bile okumazsınız, bilmek istemezsiniz. mutluluk bir hedeftir, hedefi bilip ulaşınca yapacak hiç birşeyiniz kalmaz bu hayatta.
    0 ...