Keşfedilmesi yakın geçmişe sahip bir kanyondur. Türkiye'nin en büyük Dünya' nın ise ikinci en büyük kanyonu olarak geçer.18 km uzunluğundadır. işgüzar turistlerimiz bol bol gitmemeleri gereken yerlere giderek kaybolurlar ve itfaiye yardımıyla kurtarılırlar. Mükemmel bir doğal güzelliktir. Hikayesi ise şöyle; Saklıkent' in hemen alt tarafında bulunan Kayadibi köyü mensubu Ekrem amca bir gün keçisini kaybeder. Bayır çayır, dere tepe, dağ bayır keçisini ararken çok tuhaf bir manzarayla karşı karşıya bulur kendini. Kocaman bir dağ ikiye ayrılmış ve içinden güldür güldür tertemiz buz gibi sular akmaktadır. Sonrasında bu doğal güzelliğin ilerisini de görebilmek için dağın birinin kenarına halatlar ve tahtalarla tek kenarlı bir köprü yapmaya başlar. Böylece yıllarca saklı kalmış saklıkent keşfedilmiş olur. Ekrem amca da anneannemin ilkokul arkadaşıdır bu arada. Kendisine selamlar diyemeyecek olsam da adının hiçbir yerde anılmamış olması beni rahatsız etmiştir. Şimdilerde Saklıkent özel bir şirketin elinde tam bir darphane gibi işlemekte. Attığınız adımdan bile kar elde ediyorlar. Bunun Kayadibi köyüne getirisi ise sıfır. Vahşi kapitalizm her yerde olduğu gibi burada da kendini gösterirken köylüler daha birkaç yıl önce kavuştukları asfalt yola bile şükreder durumdalar. Bir lokma, bir hırkanın yeterli olmadığını anlatabilene aşkolsun. Gezin görün efendim. Bu yaz sıcağında karda bile bu kadar üşüyemeyeceğinizi garanti edebileceğim soğuk suyun tadını çıkarın.