geçen cuma namazdan çıktım iş yerine gidiyorum. cuma çıkışlarının klasik tablosu dilenciler çıkışta bekliyor. normalde dilencilere para vermem. küçücük bir kız yaklaşıyor. nasıl tatlı bir şey. en fazla yedi sekiz yaşında. abi bir ekmek parası abi diyor. böyle küçük çocukların ekmek parası istedikleri zaman verdiğim klasik cevabı veriyorum. ekmek alayım sana olmaz mı?. defalarca sordum bu soruyu. her seferinde yüzlerini buruşturup gittiler ya da yok bana parasını ver dediler. ben de vermedim. çünkü derdi ekmek değil. onu sokağa salan itlere para götürmesi lazım. o itlere para götürmesin diye ben de vermiyorum. yine aynı soruyu sordum. aynı cevabı vermedi bu sefer. gözlerinde bir sevinç "oluuuur" dedi. birinci darbe. boğazım yandı. gel dedim. yol üstündeki büfeye götürdüm. döner yer misin kız dedim. yerim dedi. tam söyleyecektim abi iki tane istesem olur mu dedi. ağlayacağım zor duruyorum. nasıl da ufacık. çok mu açsın kız dedim. evet abi ama kardeşim var ona da götüreyim dedi. ikinci darbe yutkunamıyorum lan. çağır kardeşini dedim o da gelsin. gitti iki dakika sonra geldi. bu da en fazla beş altı yaşında. ablası kadar tatlı bir kız kardeş. adlarını yaşlarını sordum. selma ile zehra. yaşlar tahmin ettiğim gibi. okula gidiyorlar. utandırmamak için durumlarını fazla sormadım. verdim dönerleri. nasıl gülümsüyorlar minnettar. üçüncü darbe. ben duramadım. gözlerimden yaşlar akıyor durduramıyorum. ne yapayım lan. dayanamıyorum küçük çocuklara. ayran istedim bunlara. kola alsan olmaz mı abi dedi büyüğü selma. olmaz dedim küçük çocuklar kola içmemeli sağlıksız. tamam abi dedi. dayamadım sarıldım ikisine de. öptüm alınlarından. iyi olun tamam mı dedim. anlamadılar ama tamam dediler.
oğlum çocukları gülümsetmek çok güzel lan. masumiyetlerini kaybetmemişler gülümsediği zaman yanıyor içim..