belki bir gece önde tartışılmıştır. nihayet sabah olmuştur.
heyecanla, inatla ve sabırsızlıkla sevgiliden bir şeyler beklenmeye başlanır, tüm dikkatiniz telefonunuza yoğunlaşmıştır. aradan uzunca bir süre geçmiştir, ve siz hala yılmaksızın beklemektesinizdir, ve o da ne! titreşimde olan telefonunuz titremeye başlar, dıııt dıııt şeklinde boğuk sesler çıkarır.
işte bu ses ki, sizin o asık ve somurtkan, umutsuz suratınızı anında kocaman bir gülücük haline sokar, heyecanınız daha da artmıştır, telefonunuza çevik bir hareketle saldırırsınız, oku tuşuna basarsınız, ancak o kadar heyecanlı ve sabırsızlanmışsınızdır ki, sanki "oku" tuşuna, bastıktan sonraki saliseler asırlar gibi uzun sürer. bu arada kalbiniz de "küt küt" sinyalleri verir. ve nihayet mesaj açılmıştır, okumaya başlarsınız, ama o da ne, şu herkese gönderilen mani-şiir tadında bir kandil mesajıdır bu. kimden geldiğine bakmadan fırlatırsınız telefonu. sinir katsayınız bölünerek çoğalmaktadır. sevinciniz kursağınızda kalmıştır. ağlamak mı yoksa sövmek mi arasında tereddüt yaşarsınız. ve sonunda ikisini birden yapmakta karar kılarsınız.