akşam saatleriydi, haftasonu kalabalığının içinde taksimde yürüyordum.. sonra oturdum bir yere içtim biraz.. yalnızdım... sonra kalktım, aradım arkadaşımı, o da arkadaşlarıyla oturuyor.. gittim yanlarına 6 adam oturuyorlardı.. hepsi heteroseksüel.. oturdum içtikçe içtim.. biliyorlardı eşcinsel olduğumu.. merak ediyorlardı.. sordular anlattım..
yani şimdi sen kadınlardan hoşlanmıyor musun? hayır hiç.. önümde taş gibi hatun soyundu ama yok olmuyor bir şey hissetmiyorum.. peki ne zaman anladın böyle olduğunu? belli bir zamanı yok en baştan beri.. küçük bir çocukken de böyle hissediyordum..
nasıl davranıyorlar sana biliyorlar mı? ailen arkadaşların? çok zor en başından beri çok zordu.. okulda, sokakta, hep bir baskı hep bir laf atma, hakaret, kötü gözle bakma.. evet anlıyorlardır mutlaka ama söyleyemiyorsun, anlatamıyorsun, içinde yaşıyorsun, içinde büyüdükçe büyüyor, patlayacak gibi oluyorsun, ağlıyorsun ama beş dakika sonra insanların önüne gülen bir yüzle çıkıyorsun.. buna mecbursun.. bir kaç arkadaşım biliyor ama fazlası değil.. insanoğlu nankör ilk hatada bunu yüzüne vuruyor.. ailem bu konudaki tek korkum zaten.. ama bu korku, beni reddedecekleri, kötülük edecekleri için değil, korkum üzülecekleri, başkalarının beni üzeceğini bileceklerinden..
peki sana evlen demeyecekler mi anlamayacaklar mı eninde sonunda? anlayana kadar kaçarım.. nereye kadar dayanabilirsem.. çok denedim ben niye böyleyim diye çok sorguladım.. kızlara ilgi göstermeye çalıştım.. olmuyor ben buyum, sen nasıl kadınlardan hoşlanmanı değiştiremeyeceksen ben de erkeklerden hoşlanmamı değiştiremiyorum.. bu benim seçtiğim bir şey değil.. kim aşağılanan, hakaret edilen, itilen kakılan, dışlanan bir kitlenin içinde olmayı seçer ki.. insan kendine bunu niye yapar? bu ne fantazi, ne değişiklik arayışı, ne marjinallik...
içtikçe içmeye devam ediyorum.. sonra birikmişlikler bir anda açığa çıkıyor, olmuyor yapamıyorum, anlamasınlar beni yargılasınlar, yadırgasınlar.. ama saygısızlıkları kaldıramıyorum.. kimseye anlatamıyorum ve içimde kendimi tüketiyorum derken, boğazımdaki düğüm hıçkırığa dönüşüveriyor, gözlerimden yaşlar akmaya başlıyor.. adamlar sarılıp ağlama, seni anlıyoruz diye beni teselli ediyor... koca koca adamlara yıllardır söyleyemediklerimi söyledim, yaşanmışlıklarımı, içime attıklarımı.. bu 6 adama bunları anlatmak, beni öyle rahatlattı, öyle iyi hissettirdi ki.. bana bu durumdan önce insan olarak yaklaştıkları içindi akan gözyaşlarım..