müslüman alperenlerinin gittiği diyarlarda, farklı inanıştan farklı etnik kökenden farkli milletlerden olan insanlar asırlarca birarada yaşamıştır. hiç biri asimilasyona uğramamıştır, hiç biri dilini, örfünü, kimliğini kaybetmemiştir.
oysa hristiyan misyonerlerine kulak verip de gözlerini kapayanlar, gözlerini açtıklarında ellerindeki toprağı onlarda, onların elindeki incil'i de kendi ellerinde bulmuşlardır.
'sana tokat atana diğer yanağını da sen çevir. ' telkinleriyle, köleleştirilip anasını, atasını katledenlerin hizmetine koşulmuşlardır.
bugün için ise, dünyanın dört tarafında islamı yayanların en çok dikkat ettiği, üzerinde önemle durduğu noktalardan biri şudur: önce kendi ülkenize faydalı olacaksınız denir, önce kendi ülkenize.
alperenlerin eğitiminden geçen öğrenciler ülkesinden iğrenmez, halkını küçük görmez, batıya köpek olmaz...
alperenler, islamın kurtuluş yolu olduğunana inandığı için bütün insanları kurtuluşa ulaştırma derdindedir. misyonerler ise dini kullanarak, batının siyasi hakimiyeti eline geçirmesine yol açabilme peşinde koşarlar. (mutlaka iyi niyetlileri de vardır içlerinde, fakat tarihi seyre bakarsak durum budur. )