muzaffer ilhan erdost'un 1956 yılında son havadis'te çıkan bir yazısının başlığıdır aslında. bu akımın mensupları olarak değerlendirilen turgut uyar, cemal süreya, ece ayhan, edip cansever veya ülkü tamer herhangi bir şekilde çıkıp da bir manifesto hazırlamamışlardır. bu yüzden ikinci yeni olarak bir genellemeye ulaşmak doğru değildir. misal edip cansever'in çoğu şiirinde (tragedyalar, çağrılmayan yakup veya ben ruhi bey nasılım) ikinci yeniye atfedilen özellikler görülmez. nedir bu özellikler peki?
anlamsızlık, deformasyon, şiirin kapalılığı, duygusal anlam veya bireyciliktir. oysa dediğim gibi edip cansever'in şiiri - lütfen dikkat- kendi tanımıyla "düşünce şiiri"dir. ki edip cansever bir yazısında şunu der:
bir şiir, içindeki nesnelerle, içindeki yaşam biçimleriyle, ilişkilerle ve daha bir sürü öğeyle oluşturulur.
bir yerdeyse şunu zikreder:
"öteden beri eliot'un nesnel karşılık kuramına çok önem verdim."