mısır

entry419 galeri video2
    198.
  1. an itibariyle darbenin, askeri darbenin, nasıl da bir ülkenin başına gelebilecek en kötü şeylerden birisi, belki de birincisi, olduğunu ispat etmiş ülkedir. tarihe not düşülsün.

    bir ülke cunta tarafından yönetiliyorsa o ülkede hukuk kuralları tanınmaz. çoluk çocukmuş, kadınmış, erkekmiş dinlenmez. devletini korumak için eğitilmiş asker, devletin ta kendisi olunca; haliyle de kendisine yönelik tüm itirazları bir tehdit olarak görür. kendisini mutlak doğru olarak addeder. böyle bir yönetimi eleştirmek, onun gücünü dengelemek ve bastırmak mümkün değildir.

    sonuç işte bugünlerde gördüğümüz iğrenç tablodur. koskoca bir ülkenin katliamlarla mahvedilmesidir.

    ayrıca mısır için, "orada olanlardan bize ne" demek aymazlıktır. akıllanmazlıktır. her ülkenin kültürel bir hinterlandı vardır. o ülkelerde olanlar her zaman için onu etkiler. bu kaçınılmazdır. hatırlayın 17 ağustos depremini. ilk yardımımıza koşan ülkelerden birisi yunanistandı. bunun sebebi, bahsettiğim hinterland meselesidir. ortadoğu ve balkanlar bizim birincil derecede hinterlandımızdır. bu ülkelerde yaşanan her şey bizi etkiler. özellikle de antidemokratik hareketler, askeri darbeler daha da çok etkiler. mısır ile bizim neredeyse bin yıllık kültürel bağlarımız var. düşünün, o topraklara memlükler hükmederken araplar bu devlete devlet-ül etrak; yani türklerin devleti diyordu. sonraki dönemlerdeyse osmanlılar bu topraklara uzunca bir müddet hükmetti. bunlar uluslararası ilişkiler de çok yer tutan bağlardır. sonra ülkelerin tarihi açıdan birbirleriyle ilişkilerini de görmek lazım. islam coğrafyasında batılılaşma hareketi mısır ile türkiyede paralel dönemlerde gerçekleşmiştir. hatta kavalalı mehmet ali paşa sayesinde mısır, batılılaşma sürecine osmanlıdan daha hızlı bir şekilde ayak uydurmuştur denilebilir. kavalalı hanedanlığı bundan sonra 1950lere kadar mısırı yöneten unsur oldular.

    bu yüzden mısır bizim için ortalama bir ortadoğu ülkesinden bile daha önemlidir. mısırın bugün başına gelenlerin bir benzeri geçmişte bizim de başımıza gelmiştir. bundan daha da önemlisi, ortadoğu bir tür domino düzeneği gibidir. birbirine çok yakın halklar ve yönetimler vardır. bu yüzden de olaylar çoğu zaman münferit ya da istisna olarak kalmaz.

    ama mısırı değerlendirirken, mısırda yaşananları kınarken bunu sırf başbakan istiyor diye yapmak da mantıksızlık, onu da geçtim insafsızlıktır. mısırda akan kandan hiç kimsenin prim yapmaya, güven tazelemeye hakkı yoktur. bu yüzden de mısırda yaşanan vahşeti değerlendirirken "gezici-tayyipçi" kamplaşması türünden saçma salak ayrışmalara girmek anlamsız. her ne yapıyorsanız da, kimleri eleştirip kimi kınıyorsanız da, bunu sırf birileri size öyle söyledi diye yapmayın. vicdanınız onu emrettiği için, hakk bunu emrettiği için yapın.

    ayrıca mısırda yaşananları iyi takip edin. yakın bir gelecekte başka ortadoğu ülkelerinde de benzer şeyler yaşanması ya da karışıklıklar çıkması olası. ve hayır, bununla suriyeyi kast etmiyorum. oradaki durum daha da farklı çünkü.
    0 ...