dalavera

entry98 galeri
    77.
  1. "Belleğin ışığıdır bu, soğuk ve gezegensi
    Siyahtır belleğin ağaçları. Mavidir ışık.
    Sanki Tanrı'yım da, gamlarını boşaltır çimenler ayaklarıma
    iğneler ayak bileklerimi ve mırıldanır tevazularını
    Buharlı, manevi sisler yaşar bu yerde.
    Bir dizi mezar taşı var evimle arasında.
    Göremem hemencecik nereye varılacağını.

    Kapı değildir ay. Kendi halinde bir yüzdür,
    Beyazdır parmak boğumları misali ve müthiş sinirli.
    Karanlık bir suç gibi çeker denizi arkasından; sessizdir
    Büsbütün umutsuzluğuyla O-şaşkınlığının. Burada yaşarım.
    Pazarları iki kez, ürkütür çanlar göğü –

    Diriliş'i onaylayan sekiz büyük çan dili
    Nihayet, gösterişsizce çınlatır adlarını.

    Yukarıyı işaretler porsukağacı, biçimi Gotik'tir.
    izler onu gözler ve ay'ı bulurlar.
    Annemdir ay. Mary gibi şirin değildir.
    Mavi urbaları salıverir küçük yarasaları ve baykuşları.
    Nasıl isterdim ki şefkate inanaydım –
    Portrenin yüzü, mumlarla mutedil,
    Eğilir, benim üzerime özellikle, uysal gözleriyle.

    Düşmüştüm çok ötelere. Çiçekleniyor bulutlar
    Mavi ve gizemli yıldızların yüzünde
    Kilisenin içinde, azizlerin hepsi mavi olacak,
    Soğuk sıraların üstünde narin ayaklarıyla yüzerek,
    Katılaşmış elleri ve yüzleri kutsallıkla.
    Ay görmüyor bunların hiç birini. Kel ve yabanıl kadın.
    Ve porsukağacının iletisi karanlıktır – karanlık ve sessizlik."
    0 ...