bunun altında yatan nedenlere de bakmak gerekiyor. kimileri yüksek faizden bahsediyor, ülkeye çekilen sıcak para ile ekonomik büyümenin gerçekleştiğinden bahsediliyor. bu doğrudur fakat son açıklanan büyüme rakamlarına göre ise ihracat artışından kaynaklanan bir ekonomik büyüme gerçekleşmiştir. herşeyin bir anda olmasını beklememek lazımdır.
kimileri de artan borç stoğundan bahsetmektedir. devlet 3 şekilde kaynak yaratır. bunlardan birincisi vergilerdir. vergi oranlarını bir noktadan sonra arttırmak hem kayıtdışılığa neden olur hem de yatırımları caydırıcı bir etkiye sahiptir. bir de popülist nedenleri de vardır vergi oranlarının arttırılamamasının bu da oy kaygısıdır.
bir diğer kaynak yaratma şekli ise emisyondur. yani devletin karşılıksız olarak para basmasıdır. bunun kullanılamamasının sebebi ise, karşılıksız para basmanın enflasyonist etkisinin olmasıdır. kronikleşen enflasyonla mücadele eden bir hükümet ve merkez bankası emisyonu tercih edemeyecektir. geriye kalan son şık ise kamu kesiminin borçlanarak kaynak yaratmasıdır. bu noktada önemli olan borçlanmanın ne şekilde yapıldığıdır. akepe hükümetinden önce 3 aylık ve aşırı yüksek faizli devlet bonoları çıkarılarak borçlanma yapılıyordu. akepe hükümeti ile faiz oranları görece olarak düşmüştür. bu faiz oranlarının yüksek olmadığı manasına gelmemekle birlikte bir önceki döneme kıyasla bir iyileşmeden söz etmek gayet makuldur. artık devlet bonoları daha uzun sürelidir. bu da borçların ödenebilirliği açısından devletin elini bir nebze rahatlatmaktadır.
akepe döneminde yapılan icraatlardan bir tanesi de faiz dışı fazla oranı ile kamu kesimi borç stoğunun milli gelire oranı %90 lardan % 60 lara inmesidir. teoride bu oran borçların geri döndürebilirliğini gösterir.