yine kopuk kopuk anılar var aklımda. ara ara ibnelik yapıyor ama küçüğüz tabi. henüz başıma tam anlamıyla bela olmuş değil. habire şeker yiyip dişlerinin amına koymakla meşgul.
ilkokul yıllarında küçükk hesap adamı: artık net şekilde idrak edebiliyorum, bu adam tam bir sıkıntı. nerde bir bokluk var altından bu çıkar. kuzeniz, evlerimiz karşılıklı. bu ailenin yaramaz çocuğu, ben aklı başında sıkıcı tip.
bir gün müzik setini parçalayıp tekrar monte etmeye çalışır. başarır da tek sorun ses gelmemesi. fırça yeriz.
bir gün ebesinin amındaki mahalle maçına gitmek için ikna eder beni. "olm köye gidicez geç kalırız babamlar delirir" derim, "sorumluluk bende olm tırsma bu kadar" deyip ikna eder. mahalle maçını kazanırız, eve döndüğümüzde herkes mahallede bizi arıyordur. buna tek kelime etmeyip sağlı sollu herkes bana sallar.
futbola başlarız çizgi hücum çizgi savunma oynar. ben tam alışırım ortama bu sıkılıp bırakır. judoya gideriz aynı. masa tenisini deneriz sıkılıp futbola döner. ben de onun kuyruğu gibi.
her gün düşüp bi yerini yaralar. bisiklette önce o ellerini bırakır, ben cesaret edemem. gider kafasını gözünü yarar ama önce o yapar.
o probis sever, ben çokoprens severim. o sprite içer ben kola. o farklıdır ben düz.
küfür etmekten acayip zevk aldığımız zamanlardır bir de. ben yaşıtlarıma ederim o ortaya. bir gün arkamızdan korno çalan beyaz toros şoförüne ağız dolusu "orospu çocuuuu" deyince adam işi gücü bırakıp peşimize düşer. 21 vitesli bisikleti kucuk hesap adamı kullanıyordur, bana arkada ecel terleri. armstrong falan hikaye, rekorları alt üst eder o gün, adamdan son anda kurtuluruz.
doğduğumuzdan beri ilk defa ayrılıyoruz. ben ankaraya gidiyorum hukuk mukuk okuyup memleketi kurtarmak için. o izmirde kalıyor.
çocukken, ikimize de yakın zamanlarda bilgisayar alınmış. onun bilgisayarı her hafta servise gidiyor, çökertiyor bilgisayarı kurcalarken. sonra servise gitmeler kesiliyor. çünkü artık kendi kendine onarmayı öğreniyor. ben sadece bilgisayarı açıp oyun oynayıp kapıyorum. o artık bilgisayar mühendisi adayı.
dedim ya ilk kez ayrılıyoruz. sonra bir de amerikaya gidiyor vörk en tirevılla. yine baş belası. "olm bu adam lisede ingilizcesi 2 olan adam nasıl gider amerikaya napar tek başına" diyorum. babalar gibi gidip geliyor.
daha zor oluyor gri şehirde yaşamak. ama inadım kalıyorum orada. özlemeyi öğreniyoruz, böyle dandik bi adamı özlüyorum. bi adam, hele böyle bi adam niye özlenir amına koyim.
mesleğe başlıyoruz ikimiz de. sonra doğuda uzun dönem askerlikler falan. ben serbest avukatlıktan ayrılıyorum bir çırpıda, işsiz işsiz kafayı çizdirmiş vaziyette memlekette dolaşıyorum. o sıra askerden geliyor, o da memlekette. ikimizde de dosdoğru para yok ama her gün geziyoruz, yiyoruz. geceleri halı sahaya çekip arabayı, en ucuz alkolle muhabbet ediyoruz. hayatımızın en güzel dönemi bitsin istemiyoruz ama artık parayı döndüremiyoruz da.
baş belası. izmirde bi şirketten iş görüşmesine davet ediliyor. o görüşmeye giderken ben arabada bekliyorum. "aga biliyosun para kalmadı. ben de mülakatlarda elenip duruyorum. kıla tüye takılma da kabul et, bak açız bira alacak para yok" diyorum. "rahat ol ya sıkıntı yok" diyor. dakika dakikayı kovalıyor kapıda görünüyor. sanki kendim işe girecekmişim gibi soruyorum "noldu lan tamam mı? olmazsa haftaya bi avans iste" diyorum. "kabul etmicem ki aga" diyor. "nası ya nası amına koyim nası kabul etmiyosun açız olum" diyorum. "sevmedim burayı" diyor. "peki" diyorum. artık bir baş belasıyla yaşamayı öğreniyorum "senin canın sağ olsun" diyorum. sonra paaat bir holdinge giriyor. ben o dönem dünyalar güzeli ama psikopat bi kıza aşığım, farklı şehirlerdeyiz. onla da olmuyor onsuz da. üstelik işsizim. sınavları kazanıyorum torpil yok. sabahtan içmeye başlıyorum. kardeşim akşam elinde biralarla geliyor.
sonra atama zamanı geliyor. al diyorum tercihleri sen yap. artık uzak yerlerde olmayalım. alıyor eline kağıdı kalemi. izmir yazacağına deniz kenarı bi yeri yazıyor. "olm neden" diyorum, "ne var lan yaz tatilini bedavaya getiririm keh keh" diyor. öyle de oluyor.
http://www.tchibo.com.tr/...kimi-seti-p400034620.html "bundan aldım" diyor sabah sabah mesaj atıp sözlükten. hep atı olsun isterdi. bir de imkanım olursa evde aslan besliycem derdi. ne atı var ne aslanı ama gitmiş at bakım seti almaya çalışıyor.
evlenecek yakında. müstakbel eşi de çok içime siniyor. hep korkardım, sorunlu birine aşık olacak kardeşimden ayrı kalıcam diye. çok şükür olmadı, aksine tam bize göre birini getiriyor. baş belası olmaya devam edecek yine bu adam. allah eksik etmesin.
*** hahahaa bak yazıyı bitirdiğimde aklıma geldi bi kere de bizim evin arka bahçesini yakmıştı kibritle oynarken. itfaiye gelmişti ahahahaa.
dipnot: karşim sana hiç doğum günü hediyesi almadım neredeyse. % 90 unutuyorum kutlamayı. bu senin doğum günü hediyen olsun. şubat 22 miydi lan? neyse işte şimdiden kutladım ben karışmam. kardeşim benim.