guy ritchie'nin yönetmenliğini yaptığı 2002 yapımı bu filmde amber ( madonna) , zengin kocasının parası nedeniyle şımarmış, ukala, kibirli, bencil bir kadındır. o, eşi ve iki çift arkadaşlarıyla bir yat kiralarlar ve yunanistan'dan italya'ya doğru gezmeye koyulurlar. fakat amber yattan da personelden de memnun değildir. özellikle giuseppe den.
bir gün teknedekiler su altı mağaralarını incelemeye giderler. amber de daha sonra gitmek ister. giuseppe ye bu isteğini emreder. fakat giuseppe, akıntı olduğunu, motorun tam olarak çalışmadığını söyler fakat anlayan kim. ve yola koyulurlar.ancak giuseppe nin dediği olur, akıntı çıkar, üstüne fırtına da patlak verir ve kendilerini ıssız bir adada bulurlar.
sonra bu iki birbirinden nefret eder gibi görünen insan, filmi izlerken tahmin ettiğimiz üzere birbirlerine aşık olurlar. yalnız bu süreç bana kalırsa mide bulandırıcıdır. giuseppe, teknede kendisine emirler yağdıran, hakaretler savuran amber den intikam alma peşindedir. ıssız bir adada karnını doyurmaktan yoksun amber i köle gibi kullanır. bunu yaparken tekme atmaktan bile çekinmez. ki ilk dayaktan itibaren o adam kinimi kazanmıştır. hiçbir şey bir kadına dayak atılmasını nazarımda haklı gösteremez. film milm dinlemem. sevmedim o adamı. hele bir de sonra amber o adamın ayaklarını öptü ki işte çileden çıktığım sahne odur.
madonna'nın oynadığı bir filmin daha matah olabileceğini zannetmiştim. yanılmışım. ortalamayı aşamayan bir film.
ayrıca madonna, amber rolüyle, giuseppe ye aşık bir kadın olduğuna inandıramadı beni. bir türlü inanamadım onun aşkına.