köyceğiz

entry27 galeri
    3.
  1. Yeşil yaprakları aşağılara doğru şemsiyelenmiş boy boy palmiyeler, kırmızı çiçeklerle donanmış zakkumlar, kol kadar upuzun yeşil yapraklı muz ağaçları ve şipşirin akasyalarla birlikte; sıram sıram şezlonglar ve güneşliklerle çevrelenmiş masmavi bir yüzme havuzu...
    ***
    Bir öğle üstünün, 40 derece sıcaklıktaki doğal fırınından kurtulmak için; bir plaj şortuyla havuzun demir dik merdivenlerinden, -suyun serinliğinden de biraz ürkerek- usul usul inmek aşağıya ve derken yüzü koyun fırlatıvermek kendini sulara...
    Ay aman, epey soğukmuş...
    Yok yok, alıştım hemen; çok güzel!
    ***
    Havuzda sırt üstü, eski zamanların yandan çarklı vapurları gibi, arkaya doğru sağlı sollu kulaçlar atmak...
    Gözlerini masmavi gökyüzüne dikmek ve vücudunu hissetmek serinliği yumuşacık sularda...
    ***
    Havuzda, Köyceğiz Gölü'nün ve Dalyan'ın arıtma tesislerini kurmak için; 14 yıl önce henüz daha 28 yaşındayken Köyceğiz'e gelmiş olan Alman mühendis Hartmut Beck, eşi Petra ve artık 11'ine basmış olan oğlu Leonard'la, 13'üne basmış olan kızı Johanna...
    Benim az ötemde Solmaz Kâmuran, biraz daha ötede Fethiye'nin ünlü avukatlarından dostum Taner Aktop...
    Havuzda çıplak vücutlarımızla birbirimize gülüyor, el sallıyor, yan yana veya çaprazlamasına yüzüyoruz.
    Hangimiz Türk, hangimiz Alman, hangimiz mühendis, hangimiz avukat hiç belli değil.
    ***
    Başkentte su kesintileri sürerken; bir içme suyu borusunun patlaması nedeniyle de, Gıda Toptancı Hali'ni ve o çevredeki evlerin alt katlarını sular seller basmış, arabalar sürüklenip gitmiş...
    Köyceğiz'deki komşumuz otelin, yüzme havuzu içinde; ne başkentin su sorunları, ne de siyasal sorunlar var.
    ***
    Yumuşacık bir serinliği olan yüzme havuzu, kahkahalar, fıkralar ve şezlonglara uzanınca da yudumlanan bir dilim limonlu buz gibi maden sodaları...
    ***
    Hartmut'ları biz 1999 yılında tanımıştık. Leonard, -kısaltılmış adıyla Leni-, henüz 3 yaşını, Johanna da 5'ini bitirmişti. Köyceğiz'deki anaokuluna gidiyor ve pekâlâ Türkçe de konuşuyorlardı.
    ***
    Hartmut Beck, Frankfurt'ta çeşitli ülkelerle yapılan anlaşmalar sonucu; göllerin, akarsuların arıtılmasıyla ilgili projeler hazırlayıp, yerlerinde uygulayan "IGIP" firmasının mühendislerindendi.
    Köyceğiz Gölü üstünde yapılan anlaşmalar sonucu, gelmişti Köyceğiz'e...
    Ve özellikle de eşi Petra, o kadar çok sevmişti ki Köyceğiz'i; neredeyse yerleşir gibi olmuşlardı Köyceğiz'e...
    ***
    Beck'lerle dostluğumuz, kökleştikçe kökleşmişti. Bizi, Frankfurt yakınlarında, Frankhaus beldesindeki evlerine davet etmişlerdi. Biz de kalkıp gitmiştik. Petra'nın annesi de gelmiş ve toplanan komşularla birlikte bize harika bir ev konseri vermişlerdi.
    ***
    Petra'nın annesi ve komşuların genç kızları değişik türde flütler, ufacık Leni bir çeşit santur, Petra piyano çalıyor ve biz de hayran hayran dinliyorduk.
    ***
    Sonra da bizi öylesine gezdirmişlerdi ki, ne 400 yıllık Heidelberg Üniversitesi kalmıştı, ne onun hemen karşısındaki tepenin koruluğu içinden geçen Filozoflar Yolu, ne Ren Nehri kıyıları...
    ***
    Hartmut'un Köyceğiz'de yüklendiği görev bitmiş ve 3 yıl önce ayrılmışlardı Köyceğiz'den.
    Bizim dostluğumuz internet aracılığıyla devam ediyordu.
    Ve bize Köyceğiz'i çok özlediklerini, 3 haftalığına Köyceğiz'e geleceklerini bildirmişler:
    - Mümkünse nolur siz de gelin, demişlerdi.
    ***
    Temmuzla ağustosta, sıcaklar iyice keskinleşir Köyceğiz'de; ama istanbul'da da bunaltıcıydı.
    Kalktık gittik Köyceğiz'e. Dalaman Havalimanı'nda Hartmut'lar karşıladı bizi.
    Hayvan kemikleri toplamaya meraklı olan Leni 11'ine, Johanna da 13'üne basmıştı ve bir roman yazıyordu; 300 sayfası tamamlanmıştı ama henüz adını koymamıştı.
    Hartmut ise artık 42'sindeydi ve ilk kez görevsiz geliyordu Köyceğiz'e.
    ***
    Yüzme havuzunun içinde ve zamanın dışındaydık sanki...
    Hartmut şezlonguna uzanmış, Orhan Pamuk'un "Benim Adım Kırmızı" adlı romanının Almancasını okuyordu.
    Ben de Av. Taner Aktop'la, fıkralar tokuşturuyordum.
    ***
    Bir yüzme havuzu görevlisi, adamın birini havuza işerken yakalamış ve bağırmaya başlamış:
    - Havuza işemeyin.
    Adam:
    - Bırak yahu, demiş; herkes işiyor, sen farkında değilsin.
    Görevli:
    - Evet ama, demiş; senin gibi tramplenin tepesine çıkıp aşağıya doğru fıskıyelendirerek işemiyor.
    ***
    Hartmut Beck'ler pazartesi akşamı döndüler Frankfurt'a; sarmaş dolaş olup ayrıldık.
    Solmaz, bir bardak su döktü arkalarından.
    ***
    Köyceğiz'in tadı çok değişiktir; bazen Hollandalı, ingiliz, Alman dostlarla da evrenselleşiverir.
    Örneğin ingiliz komşumuz 35 yaşındaki Ronan'ın da, 7 yaşında ilkokula giden duygusal sevimli mi sevimli bir oğlu var, Jay...
    Gittiği tenis kursunda, ingiliz olduğu için horlandığı duygusuna kapılınca; ağlayarak koşarak gelir, Solmaz'a sarılır hemen...
    ***
    Bakalım Meclis Başkanlığı'na kim, Cumhurbaşkanlığı'na kim seçilecek; kabineye kimler girecek?..
    Buralarda ise pek kimse ilgilenmiyor yapılan çeşitli tahminlerle...

    çetin altan
    2 ...