seyir defteri

entry16 galeri
    10.
  1. günün parçası, dear england. ingiltere'de yaşayan ıraklı müslüman kardeşimiz lowkey'nin terrorist, obama nation, long live palestine, million man march, beautiful world ve tabi ki cradle of civilisation parçaları kadar çok derin anlamlar taşıyan şarkısıdır. der ki; "tanrı kraliçeyi korusun diyorlar. ingiltere rüzgarlara hükmeder. ingiltere genlerime işlemiş. ama ingiltere bize köle damgası vurdu. gözyaşlarının yanaklarda bıraktığı iz gibi. tıpkı kraliçenin tacındaki mücevherlerin dünyanın dört bir yanından yağmalanmış olması gibi. biz ırkçılığın içine gömülürken sen rahatlamaya çalış sevgili ingiltere. sana aynı fikirleri empoze eden kameraların kapandığı bir gün hiç olmayacak." bir gün tam çevirisini yaparım inşallah. dünya böyle bir yer. güney yarımküre'deki bir milyon çocuk batıdaki bir beyaz domuzun karnını doyuramıyor bile. bazı şeylerin farkına varmak gerek. bilinç sahibi ol, ama politikadan uzak dur. bu tür yazılarımı okuma bile. diğerlerine de söyledim bunu. söylediklerimi uyguluyorlar, çok güzel bu. şimdi için söylemiyorum bunu. ömrün boyunca uzak dur. oy dahi kullanma, kimsenin suçuna ortak olma. peki abi sen neden tersini yapıyorsun. diğer karakterimden sorumlu olmamam gerektiğini düşünüyorum güzel meleğim. diğer taraf karanlık, elimi tutmadan beynimdeki ıslak merdivenlerden aşağı inme. sen sağımda dur sadece, güneşi taç et başına. bazen solumdan uyanabiliyorum çünkü. her şey nasıl uyandığıma bağlı. kendimden nefret ederek, iğrenerek uyandığım çok oldu. yüzlerce defa. uykudan kastım iki saati geçmez. uyandığım zaman dünü hatırlamaya çalışıyorum fakat pek bir şey hatırlayamıyorum. sonra bu siteye ne yazdığıma bakıyorum ve daha da iğreniyorum kendimden. çünkü çok kaba şeyler yazmış olduğumu görüyorum. hep küfür hep saldırganlık. bu ben değilim diyorum, siliyorum o yazıyı ne kadar emek vermiş olursam olayım. sonra bu ruh haline uygun sakin sakin şarkılar dinliyorum. bunu yaparken halet-i ruhiyem melankoliğe dönüyor. melankolik olunca duygusallaşıyorum ve böyle olunca yazma ihtiyacı hissediyorum. yazıyorum da. sonra o akşam tekrar yatıyorum. uyandığım zaman çok sinirli oluyorum. sonra dün buraya bi şey yazmışsam o yazdıklarıma bakıyorum. duygusal şeyler yazdığımı görüyorum ve iğreniyorum kendimden. bu ben değilim diyorum, bu da ne böyle ağlak embesiller gibi. bu utanç verici durumdan çıkmak için önce kendime küfrediyorum sonra yazıları siliyorum. o gün hâlâ sinirliyim tabi. sinirli olduğum için insanı ciddi anlamda cani yapma potansiyeline sahip parçalar dinliyorum. böyle olunca daha da öfkeleniyorum ve daha önce yazmayı düşündüğüm, kafamın içindeki öfke dolu küfür dolu yazıları harekete geçiriyorum. bu öfkeli halimle pek dışarı çıkmam, başıma iş almamak için. geçiyor ama bu ruh hali. bazen bir iki günde, bazen 10 dakika içinde. ama bu sefer yine uyandığım zaman farklı şeyler oluyor. nasıl uyuduğumu hatırlamıyorum ertesi sabah. her şey uykumun içinde oluyor. uyku inanılmaz bir olay. her neyse, mesele bu değildi. nefretini körükleyecek hiçbir fikir ortamında bulunma. ideoloji sahibi olma. olursan sınıfçı olursun. elinde olmadan gelişir bu. çünkü o düşünce kafana yerleşmiş bir kere. onun doğruluğuna inanmışsındır sen ve diğerleri yalan gelir sana. bu da senin kalbini ve zihnini öldür. seni robotlaştırır. senin bir kalbin var. nefret duygusunu uzak tut kendinden. gereksiz bu. boğazın çok iyi olacak birkaç güne. kalın giyinmeyi unutma yarından sonra. yarından sonra diye bir film vardı. felaket filmi. ne güzel moral veriyorum dimi. valideyi öp ellerinden gözlerinden. bol bol sütlaç yedirsin sana. unutma, yurt sütlaç dünyada sütlaç.

    http://ulu.li/uh2r9h
    0 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük