tuzlukta canavarlar dolanıyor
çaydanlıkta hava alanları
dolapta öldürülmüş
bir adam var
ve halının altında
boğulmuş bir melek.
bu evde yaşamak zor.
bu evde yaşamak gerçekten zor.
geceleyin gölgeler
henüz doğmamış yaratıklar misali.
örümcekler
minik beyaz fikirleri öldürüyor
geceler berbat
geceler gerçekten berbat
içip sızıyorum
içip sızmak zorundayım.
boş yüklemlerle doldurduğum müsveddelere gömüyorum kendimi.
onları
yakıyorum
okuyup gülüyorum
üstüne kusuyorum
bira döktüğümde oluyor üstüne
ama genellikle
buruşturup tavana atıyorum
geldiğinde sarhoş muydum ?
hatırlamıyorum.
bana biraz daha rakı ver,
sonra git.
bazen beyaz kağıtlarla geçinmek
daha iyi sanki.
hüzünlü bir cinnet geçiriyorum
ve bu kadar çirkin olduğum için
beni kıskanıyorlar.
en iyisi sessizce uzanıp
hiç bir şey düşünmeden.
çok sevdiğim tavanımla başbaşa kalmak
yağmurlu bir gecede çamura batıp kalmak gibi olduğum yerde durmak
sahi saat kaç ?
tavan? yine mi çok geç oldu ?
boş ver ;
dünya dışarıda, benden ve senden uzakta takılsın
gel biz senle insan yaşamlarının paramparça edilişinin seslerini
dinleyelim