Tarihlerden 17.08.1999
Gece yarısını geçmiş, hava o kadar sıcak ki hala balkondayız. Evimizin arka bahçesindeki köpeğimiz huzursuz. Sürekli ağlar gibi sesler çıkarıp, zincirini zorluyor. Bahçeye elimizde fener ile indik babamla. Acaba bir şey mi var bahçede diye baktık ama yok. Babam sinirlenip eve çıktı ve köpek bizi o gece uyutmadı. Gece saat 3 sularında köpeğimiz ulumaya başladı ve nasıl bir güçtür bilemiyorum zincirini kopardı ve sitenin içinde havlayarak koşmaya başladı. Evden yakalamak için çıktım 13 yaşında bir çocuk olarak. Sanki başım dönüyormuş gibi geldi bir an köpeğin peşinden koşarken. Herhalde uykum geldi dedim. Köpeği yakalayıp döndüğümde babam, annem, kardeşim ve komşularımızın da sokakta olduğunu gördüm. Derken elektrikler kesildi. Bütün büyükler çok şiddetli bir depremdi nerede oldu acaba diye düşünüyordu. Aydın' da hissedildiği için bizim aklıma ilk gelen yer Afyon' du. Ertesi gün oldu hala elektrikler kesik. Babam aradı. Bu kesinti hayra alamet değil. Deprem istanbul tarafında oldu sanırım dedi. Evdeki walkmanin radyosundan depremi öğrendik kahvaltıda o gün. Ne ben ne 9 yaşındaki kardeşim duyduklarımızdan hiç bir şey yiyemedik. Hatta çocuk kafasıyla kardeşim "Gidelim anne biz de gidelim, pil gönderelim, ışık yoktur orada karanlıktır" dedi. Akşama elektrikler geldi ama içindeki yaşam ışığı sönen tek biz değildik sanırım televizyonda gördüklerimiz ve duyduklarımızdan sonra. Ateş her eve düştü o gün. Her evde yas, her evde gözyaşı, her evde sessizlik vardı. Allah ölenlere rahmet geride kalanlara sabır versin diyoruz hala. Depremi yaşayan tanıdıklarım var. Gözdem var. O anlatırdı, ben dinlerdim; beraber ağlardık. Çocukluğuna dair üniversiteye giderken yanına aldığı fotoğrafından başkası olmayan bir arkadaşım. Aklıma geldikçe hala gözlerim dolar. "Düşünebiliyor musun, bir anda hiç kimsenin, hiç bir şeyin artık olmadığını aklına getir aklına. Annem, babam, kardeşim... Arabanın radyosundan öğrendikten sonra beni tutamadılar Bursa'da. Dedemle yola çıktık ama Yalova yolu konvoy. 1 metre bile ilerlemiyor arabalar. Dedemle otostop çektik. Sağ olsun biri aldı bizi Adapazarı' na geldik. Her yer yerle bir. Ağlamaktan konuşamıyorum. Evimize koştum. Hiç kimse yok, yıkılmış. Maliyeciler okulun bahçesinde dediler koştum gittim. Bağırmaktan sesim kısıldı artık anne baba diye. Önüme gelen herkese annemi babamı soruyorum. Babamı gördüm önce, üzerinde beyaz bir atlet, kolu mosmor... Sonra anneme götürdü. Sarıldık ama kardeşimi bile soramadım yaşıyor mu diye. Düşünsene ya öldüyse ya enkazda kaldıysa diye düşünüyorum. Eda o zaman çocuk küçücük. Annem anladı sonra kardeşin arabada uyuyor dedi. Eda' nın odasının kapısı kapanmış deprem sırasında babam açabilmek için kapıyı omuzlamış. O kadar ağladım ki anlatamam. O gün ben yeniden doğdum" diye anlatırdı. O günden sonra yatağının karşısına devrilebilecek kitaplık, dolap bile koymadı, kapıyı da tam kapatmadı. Hep aralıktı ya da açık.
Tarihlerden 17.08.1999
O günden sonra herkesin hayatı değişti. Unutmak ne mümkün...