sıklıkça içine düştüğümüz hatadır, belli kesimler tarafından da sıklıkla kullanılır.
1999'da bir deprem olmuştur, bundan rant sağlamak isteyenler şerefsiz, malzemeden çalan müteahhitleri görmezden gelip, allah'ın onları cezalandırdığını söylemiş, bir kısım insanlar da bunlara inanmıştır.
trafik kazası olur, allah'ın takdiri denir, ama o kaza neden oldu diye araştırma gereği duyulmaz, yolun eğiminin ters olması, trafik ışığının olmaması, kavşak olmaması şu bu hiç önemli değildir. her şey allah'a kalmıştır onlara göre allah istemiştir o da olmuştur.
su biter, allah'ın işi. allah bu kadar felaket verdi vardır bir hikmet. sen hazırlığını yapma, su kaynaklarını kullanma, kyoto protokolüne hala imza atma. havayı kirlet şunu bunu yap, küresel ısınma olsun, sonra allah'ın takdiri.
kadere bir çoğumuz inanırız. ama her şeyde kaderci olmamak gerekir. zira kader önceden alnımıza yazılmış şeydir. ama herkes kendi kaderini çizer. önceden ne zaman öleceğin belirlenmiştir, ama ne zaman nerde ne şekilde öleceğini sen tayin edersin. yaptığın ihmalkarlıkların, aptallıkların, saçmalıklarının sorumlusu allah değildir, sana her şeyi yaptıran da allah değildir.
allah sana yaşaman için bir hayat vermiş, sen de bu hayat içinde belli sorumluluklar almışsın, her şeyi allah'a bırakarak tevekkül ederek hayat yaşanmaz. ben atlıyayım bakalım şurdan aşağı allah'ın takdiri ölürsek ölürüz. var mı böyle mantık? allah istediği her şeyi yapabilir ama her şey allah istedi diye olmaz.