ben küçükken
kök on üçtü uğurlu sayım
annem kediler asardı çamaşır iplerine
sesime usulca bırakılan bir virgül gibiydi
babamın betonlara vuran gölgesi
baykuşlar fal bakardı, papyonlar takardı
deterjan kutularında kuruttuğum kelebeklerim
benekleriyle göz kırpardı
bileziklerim vardı o zaman siyah ojelerim
yakan top denilen katliamlarda kaç arkadaşımı yitirdim
ben küçükken hiç deniz görmemiştim
vahim bir sevgi salgınıyla ölürdü balıklar duyardım
saçları dökülmüş bir deniz kızı otururdu küvetimizde
şırıngalar kullanırdı bileklerini keserdi kuyruğunu çırpardı
annem kokulu sabunlarla ovardı yaralarını
tuzlu deniz şarkıları mırıldanırdı hep
dudakları kanardı
ben küçükken
kitapların arasından kurumuş kılçıklar çıkardı
kumdan kaleler yıkılırdı avuçlarımdan
deniz anaları yumurtalarını kalbime bırakırdı
balıkçılar kendi ruhlarının avına çıkardı tuzlu sularda
annem susardı
yelkenler tıkardı hep ağzını
babam hiç arkasına bakmazdı
ben küçükken hiç aşık olmamıştım
hiç kurşun dökmemişlerdi avuçlarımda
ben küçükken
büyük bir çakıl taşıydım
şimdi ufaldım