mustafa yazar

entry1 galeri
    1.
  1. dokuz yaşındayken yazdığı bir şiiriyle dudağımı uçuklatan küçük şair.

    "kemiklerim

    güneş sen yok musun sen
    sana oturmaya geldim
    sense beni yaktın
    kemiklerim birer yağmur damlası gibi
    düşüyordu

    hatta düştükçe sel oluyordu
    güneş yüzünden köpeğim boğuluyordu
    çırpınıyordu kirli suyun içinde
    onu ben değil ruhum görüyordu
    çünkü ben ölmekle meşguldüm"

    şimdilerde on üç yaşındadır.
    öyküyle uğraşır. zira aşağıdaki satırlar yeni öyküsünün ilk sözcüklerindendir.

    "sersemler gibi gece hayatına akıyordum. bir adamın yaralanınca kanının oluk oluk akması gibi. akarken atomlara çarpıp delen bir bıçak gibi.
    kanının oluk oluk akmasından içki içermişçesine zevk alıyordu. sessizce bir köşeye oturmuş; gizemli adamlar gibi gülüyordu. biliyor musunuz gizemli adamların içinde büyük bir acı yatar. aynı güçlenmiş aslanlara benzeyen bir acı. bu acıyla etrafa dehşet saçarlar, saçtıktan sonra kafeslerine geri dönerler. bu olaylar gece olur. sonra iyi bir adammış gibi hayatlarına devam ederler. moleküllerden her biri ayrı bir acıyı gösteriyor:savaş, ölüm gibi .savaş molekülünü elime aldığımda hapishanenin gardiyanı asılmıştı. çocuklar gardiyana tutunup salıncakta sallanıyormuşçasına eğleniyorlardı.ölen bir çocuğun endişesi kemiklerinde yazıyordu .çünkü topu patlamış ve kanıyordu."
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük