ülkede gezi eylemleri tüm yoğunluğuyla devam ederken, çarşı halk kahramanı olmuş, galatasaray ve fenerbahçeliler örgütsüzce üstlerinde formalar haldır haldır eylem yaparken, teksas da başını kendisinin çekeceği, tüm şehirden katılımın olacağı, büyük bir eylem düşünmekteydi. * bursaspor kongresinin olduğu bu günlerde başkan erkan körüstan'ın seçilmesi için çabalayan bu kitle grup içindeki cemaat ve akp yakınlığı olan kişilerce tehtid edilerek durduruldu. o sıralar akp'li belediyeyle yüz göz olmakla meşgul olan tribün liderleri umre yapmakla meşguldüler. eylem yapmak isteyen taraf şehirde sözümüzün geçmesi için, bize hala saygı duyulması için, yarın bizim de yalnız kalmamamız için bir şekilde bu eylemlere destek verelim diyordu. çünkü yeni stat tamamlandığında muhtemelen bursa atatürk stadyumu yıkılacak ve yerine meydan yapılacaktı. stadı yıktırmak istemeyen bu kitle şimdiden eylem planları hazırlamaktaydı ve bursalının, halkın, sıradan insanın da desteğine ihtiyacı vardı. öte yandan beşiktaşın taraftar getirme kararından sonra şehrin karıştığını da hatırlıyorlar, haklı veya haksız yere gözaltına alınan arkadaşları için seslerini nasıl duyurmaya, kamuoyu yaratmaya çalıştıklarını hatırlıyorlar ve şehrin kendi arkalarında olmasının nasıl bir şey olabileceğini görebiliyorlardı. ama kongre ateşli olacaktı. bir tarafta cemaat ve akp yakınlığıyla iş adamı kimliğini pekiştirmenin yanında şehirde sözü ve gücü de iyiden iyiye hissedilmeye başlamış erkan körüstan, diğer tarafta uzun zamandır bursaspor yöneticiliği yapmakta olan ve bu takımla şampiyonluğu da yaşamış, körüstan'a göre daha kendi halinde bir mesut mestan vardı. tribün liderlerinin körüstandan vaatler aldıkları ortadaydı. öyle ki eyleme katılmaktan bile çekinir durumdaydılar. sonuç olarak gezi eylemleri için karşı karşıya gelmedikleri çevik kuvvetle kongre salonunda karşı karşıya geldiler. olaylar çıktı. kavga ettiler. erkan körüstan bursaspor başkanı oldu. hemen hazırlanıp umreye gitti. adı sanı duyulmamış, yeni adıyla yeşil bursaya koysan oynayamayacak bir kaç oyuncu transfer edildi. uefa ön eleme maçları oynandı ve takım elendi. hala umrede olan yönetim, büyük ihtimalle maçı izlerken duyduğu yönetim istifa sesleriyle yurda dönmeye karar verdi. taraftar kızgındı. bazısı bursaspor un belediye için çok fazla masraf olmaya başladığını, bu büyüklükte bir gider kaleminin belediyenin seçim planlarına yeterli katkıyı sağlamadığını ve körüstan yönetiminin ankaragücüne, koaeliye ne olduysa bir benzerini gerçekleştirmek üzere göreve geldiğini bile iddia etmekteydi. rahmetli olan ibrahim yazıcı zamanında belediyenin yapmış olduğu özlüce tesislerinde futbol dışındaki sportif faaliyetler için yeterli alt yapı olmadığı gerekçesiyle 10 milyon türk lirası vergi ödeme zorunluluğu doğmuş, başkan belediye bu tesisleri yaptığı gibi cezasını da ödemek zorundadır demişti. ayrıca bursaspor un bu yerini koruyabilmesi için mali desteğe ihtiyacı olduğunu, belediyenin yeni yaptığı stadın tüm gelirlerini bursaspor a bırakması gerektiğini söylemişti. bunu duyan belediye ise güzel bir atar yaparak sınırsız kaynakla herkesin bir takım yönetebileceğini, söz konusu başkanın bu şartlar altında başarıyı devam ettirebilirse bunun kayda değer bir şey olacağını belirtmişti. bunlar olmuştu da bariz olan şey belediye bursaspor un kendisine maliyetinden rahatsızdı. bunu güç bela ilerleyen stat inşaatından anlamak da mümkün. şimdi ne oldu? teksas imtiyazları için göz yumduğu şeylere artık yumamaz oldu. vicdanları sızladı ve takımı kimlerin eline teslim ettik dediler sonunda. tesis basıp taşladılar. taşkınlık yaptılar. gezi eylemcilerinin hissettiği akp li satılmış işgalci gücün kendi takımlarını ele geçirdiğini hissettiler. sinirlendiler. olur da yarın arkalarına baktıklarında yanlarında kim olur meçhul. umarım gerçek bursaspor sevdalısı olduklarını kanıtlayıp, takımlarını kurtarırlar. tek başlarına. uğraşarak, savaşarak. ve ses etmedikleri kötülüğün mutlaka kendilerini de bulacağını bir daha unutmazlar.