Arka planda tiyatro temasını işlemesi nedeniyle, şu meşhur all about eveye benzettim bu filmi. Müjdenin tiyatro çevresine ikinci kez dönüşünde, bir barda tiyatro görevlilerine kendini tanıtmaya çalışması epeyice benziyor. Eve de, bayağı yağ çekerek kendini kabul ettirmeye çalışıyordu.
Diyebilirim ki, anayurt otelinden sonra, fantazya ve psiko alanında, yedinci sanatın başı çeken mihenktaşlarından birisidir bu film. Kimliklerin yer değiştirmesi, müjdenin şaşkınlığı derken, ilerleyen kısımlarda, müjdenin metresi olduğu elemana bile yabancı olduğu açığa çıkıyor. Tam bir karmaşa.
Batı folklöründe mara da denen, bizde gulyabani, dunganga, uzun kulaklı kadın gibi kavramları karşılayan dunganga ninnisi, tam da filmin konseptine uymuş. Zaten filmdeki babanne figürü de, çoluğunu çocuğunu kör mitlerle büyütmeye çalışan bir kadın şekilde idealize edilmiş. Hepsi düş yaşananların. Ama akılhastanesi ve normal yaşantı arasında fark kalmadığını anlayan müjdenin tam sonraki yaşamına alışacakken uyanması, ve eşiyle yataktayken şampuan reklamı repliklerini zikrederken normale dönüş. Tam bir psiko, evet