korkuyu iliklerine kadar hissetmiş belki de korkuyu böyle öğrenmiş yazarlardır. onlar ki o gece gözlerini merdivenden yuvarlanırken açmıştır belki, ardından yol ortasındaki çimenliğe babası tarafından bırakılıp sakın burdan kımıldama cümlesini duyduktan sonra babasının koşarak gidip evden diğerlerini alıp gelmesini beklemiştir. ilk kez orda yalnız kalmıştır o yazar, ne olduğunu nasıl olduğunu bilmeden neyden korktuğuna anlam veremeden beklemiştir bi süre, kımıldamadan hem de, sadece titreyerek. üşümüştür çünkü çıplak ayağıyla kısa şortuyla ya da korkmuştur sadece belki, bilinmez. ağlayamamıştır bile. merak etmeyi ve endişelenmeyi o günlerde öğrenir hatta. şehir dışındaki annesine ulaşılamaz, annesinin karnındaki bebeğin o hiç duyamadığı kokusunu düşler, o kokuyu hiç alamamaktan korkar en önemlisi. o zaman ağlar işte. korktuğu olmaz, sonra susar, susar belki ama o günleri düşündükçe susamaz işte.