otobüste, fatura, bankamatik kuyruklarında çeşit çeşit dedelerimiz vardır, hepsine yaşlarından ötürü saygıda kusur edilmemesi yönündeki görüşlere katılmakla beraber, hayatı yukarıda saydığım atraksyonlarda geçmiş bi insan olarak, inanılmaz derecede inatçı ve davranışları çirkefliğe varan dedelerlede sıkça karşılaştığımı ve standart saygı seromonilerinin bu huysuz dedelere kolayca uygulanabilir olmadığını belirtmek isterim. öyle dedelerimiz vardır ki sanki sizden yerinizi değilde, canınızı talep eder. lise yıllarında yaşadığım bir olay şöle vuku buldu: huysuz bir dedemiz hışımla otobüse bindi ve oturduğum koltuğa doğru yöneldi. bunu gören zavallı "resimdeki gözyaşları" hiç tereddüt etmeden dedeye yerini vermek üzereyken şu ürkütücü cümleyle karşı karşıya kaldı: "ne bakıyon, vericen tabi". halbuki bakmamıştım bile. buyur burdan yak. şimdi bu dedeye ne yaparsın. yapıcak bişey yok tabi yaşlılığına verdik olması gerektiği gibi. bir keresinde de otobüsün körüğünde (bkz: körüklü ikarus) ayakta beklerken dedemiz benden ayakta dikildiğim yeri talep etmişti. (bkz: yuh be dede)şaşkınlık, suskunluk, yerin dedeye teslimi. dediğimiz gibi dedeler böyle şeyleri fazlaca yapabilmekte ama biz onları herşeye çok seviyoruz haksızda olsar bazen. zira onlarla paylaşabileceğimiz vaktimiz malesefki çok kısa. hepsine uzun ömürler..