2000 yılı öncesi edirne'de öğrenci iken zaman Zaman saraçlar caddesinde gezerken gördüğüm bir yaşlı Adam vardı. Einstein gibi saçları Beyaz, suratı asık ve her daim düşünceliydi. yetmiş yaşlarındaydı.
arkadaşlarla bir yerlere giderken yahut eve dönerken rastlardım kendisine. caddeyi baştan ayağa dolaşır, sonra aşağı balıkpazarına sapar, gözden kaybolurdu. dostoyevski gibiydi.
yalnızdı. çok yalnızdı. gidecek bir yeri yoktu. yanında hiç bir Zaman bir başkasını görmedim. biriyle konuştuğuna şahit olmadım. yürürdü, yürürdü, gökyüzüne bakardı. sanki karısına seslenir gibi.
birgün onunla konuşmayı çok istedim ama yapmadım, yapamadım. sonra mezun olup başka şehirlere gittim. yıllar sonra tekrar edirne'ye döndüğümde onu bulmak istedim. daha doğrusu gözlerim onu aradı. saraçlar, çilingirler, balıkpazarı... hiç bir yerde yoktu. muhtemelen ölmüştü. sessizce üzüldüm, rahmet diledim.
bu adamı kimseye de anlatmadım. bu akşam aklıma düştü. ilk burada yazıyorum. öğrenciyken onun yalnızlığını tam manasıyla anlayabilmiş değildim. şimdi anlıyor ve anlamlandırıyorum. başka bir şehirde, gurbette, aynı yalnızlıktayım çünkü.
bu sene ne yalnızlık yaptı arkadaş, diyerek olayı yumuşatalım. sıkıntı yok.
tanım var mıdır acep, Garanti olsun mu olsun: ince detaylardır.