hatta çevresinde de bunevi zevatları pek barındırmamayı yerinde bulmaktadır.
sanıyorum lise yıllarımızdaydı. ekürim furkan ile beraber okuldan biraz tanışık olduğumuz fatih adlı arkadaşımızı da yanımıza katarak biraz "takılmaya" karar vermiştik. derken buluştuk, oturduk, konuştuk, içtik, ettik derken kalkıp da yolda yürümeye başladığımız sırada fatih, içindeki canavarı saldı.
yolda gördüğümüz, denk geldiğimiz her kız ve kız grubuna laf atmakla başlayan hadise en son yerdeki şaşal şişesini tekmeleyerek hemen önümüzde yürüyen 20'li yaşlarındaki bir kadının topuğuna isabet ettirdi. o an, hayatımın büyülü anlarından birisiydi sanıyorum. furkan ile gözgöze geldik, hızımızı kestik ve istiklâl caddesi'nde, birkaç adım önümüzde yürüyen fatih yavşağını bırakıp da kaybolduk gözden. hayır, şişenin isabet ettiği abla dönüp de çemkirseydi, söylenseydi vesaire belki fatih ile konuşmayı deneyebilirdik. ama hatun, kafasını hafif çevirip omuz üzerinden baktı ve yoluna devam etti.
fatih ile daha sonra hiç konuşmadık. furkan ile hala periyodik olarak buluşup da sevişiriz. pek çok konuda da gayet paralel tavır sergilemeye devam ederiz falan.