adı tamamen uydurmadır. insan gözü normal aydınlatılmış bir ortamda saniyenin 5000'de 1 inde olan bir şeyi fark edebilir ve beyin (bakın bilinçaltı demiyorum!) de bunun ne olduğunu anlayabilir. ayrıca avrupa ve türkiye gibi elektriğin 50hz olduğu her yerde tv yayınları zaten 25 karedir (bkz: PAL). sadece sinemalarda filmler 23,976 ile gösterilir, abd'de ise yayınlar saniyede 29.97 kare ile yapılır (bkz: NTSC). olay görüntüye fazladan kare eklemekle değil mevcut kare üzerine saniyenin 25'te 1'inde anlaşılamayacak kadar silik ya da küçük görüntü koymaktır ya da sürekli olarak arka planda bilinçaltı tarafından farkedilebilecek bir görüntü bulundurmaktır. ilk dediğime örnek olarak, örneğin bir karede patlama ya da yıldırım ya da flaş patlama sahnesi var diyelim, ışık miktarı aniden yükseleceği için beyin olayı kavrayacak zaman bulamaz ve sıradan ışık miktarına alışmış olan göz de aşırı parlak ortamdaki bir şey hakkında beyne yeterince veri sunamaz. karanlık odada oturun, lambaya bakın ve ışığı açın, odadaki cisimler hep bildiğiniz şeyler olduğu halde beyin ortamı biraz geç algılar. bunun bir de saniyenin 25'te ya da 29,97'de birinde ve hiç beklemediğiniz anda gerçekleştiğini düşünün, görüntü sadece bilinçaltına bir hayalmiş gibi işlenir. ikinci yöntemde ise ortamdaki bir eşyada, mesela bir tablodaki resimde bir çiçek vardır ve çiçeğin rengi mavi kırmızı beyazdır (abd bayrağı). ama siz ön planda olan bitene odaklanıp bırakın tabloya bakmayı, çiçeğe bile dikkat etmezsiniz fakat bilinç, ortamı bir bütün olarak inceler.
üşenmedim bir de video hazırladım. hatta bahsedildiği gibi bir kare çıkarıp yerine başkasını koymadım ki kabak gibi anlaşılmasın. onun yerine görüntü üstüne görüntü bindirdim. buna rağmen sonuç ortada. Ayrıca bahsedildiği gibi sadece bilinçaltının bunu fark etmesi isteniyorsa "lan sanki bir şey gördüm" gibi bir tepki verilememesi gerekir. çünkü bu durumda filmde teknik bir aksaklık, bozuk bir kare varmış düşüncesi ortaya çıkar, ki hiçbir yapımcı da bunu istemez, yönetmen de izin vermez...
